BİNLERCE DEFA HAYIR-Sudi Çandır
Dünyadan bihaber henüz sakalı bile çıkmamış bir Çocuk elinde AKP. nin beyaz kâğıtları çıkmış İstanbul’un orta yerinde çığrınıp duruyor” özgürlük istiyoruz,12 Eylülün acılarını sarmak istiyoruz” diye.
Öyle inandırılmış ki, bizim kuşağın yaşadığı o acı günlerin bire bir içindeymiş gibi heyecanlı zavallı çocuk.
Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan ve birçok siyasetçi başta zincir bozan olmak üzere toplumsal hayattan soyutlanarak hapsedilmişti.
Birkaç gün önce Sayın Cindoruk’u izliyorum. En çok mağdur olanlardan biridir Sayın Cindoruk ama özetle şunu söylüyor,”Biz bir demokrasi mücadelesi verdik ve çok acılar yaşadık bugünkü geldiğimiz noktada o acıları yaşamış biri olarak bu yamayasa değişikliğine elbette “HAYIR” diyoruz.
Taksim’deki bacaksızın hakkını koruduğunu sandığı Sayın, Demirel ve onun misyonu, Rahmetli Türkeş’in misyonu, Rahmetli Ecevit’in misyonu hep bir ağızdan “HAYIR” diyor.
Sadece Sayın Erbakan “evet” diyor çünkü onun yıllardır kavgasını verdiği bir rejim değişikliği için altın fırsattır bu yamayasa referandumu ne kadar eski öğrencisine kızsa da bu fırsatı tepmeyecek kadar akıllıdır!!!
Bu bir AKP, CHP ya da MHP meselesi değildir.”Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” meselesidir.
Yani insanlar ne kadar acı çekmiş olsalar da bu ülkeye, bu rejime ağır aksakta olsa demokrasiye sahip çıkmak pahasına acılarını sineye çekecek kadar erdemli davranıp “hayır” diyorlar.
Eğer Manavgat suyunun İsrai’e akıtılmasını savunsaydım,”Evet” derdim
Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin israil’e verilmesini savunsaydım,”Evet” derdim. İptal edilen 2B yasasıyla Türkiye’nin çöl olmasını savunsaydım,”Evet” derdim.
İşsizlik fonunda biriken paranın AKP rejiminin işsiz bıraktığı garibanlar yerine Recep beyin emrine verilmesine gönlüm rıza gösterseydi,”Evet” derdim. Hayatında hiç çiftçilik yapmayan eşeği gergedan, kovanı havan sanan insanlara tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını vermesini doğru bulsaydım,”Evet” derdim.
Sekiz yılda 52 milyon metrekarelik toprağımızın yabancılara satılmasını destekleseydim,”Evet” derdim.
Terörle mücadele için kullanılmak üzere alınan cihazların vatandaşı dinlemek için kullanılmasını doğru bulsaydım,”Evet” derdim.
Mağdur beyin, Aç bırak yalvarsın, cahil bırak bağlansın tezini kendime yedirebilseydim,”Evet” derdim.
Kombassan mağdur gurbetçi hakkını aradığı için ona küfür etmesine, çiftçisinin derdini dinlemek yerine anasına dil uzatmasına, şehitlerine “kelle” demesine, terör olaylarını önlemek yerine kaybedilen her vatan evladının ölümünü “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyerek doğal karşılamasına. Ölen madencilerin çalışma koşullarını ve iş güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak yerine,”bu sizin kaderiniz” diyerek dalga geçmesini doğru bulsaydım,”Evet” derdim.
Neden,”Hayır” diyorum
Çünkü cumhuriyet rejimini seviyorum ama sizler için bir ,”araç” olduğunu bildiğim halde sizlere emanet edecek kadar budala değilim. HAYIR
Ağır aksak ve eksikte olsa demokrasinin, özgür ve modern düşüncenin, çağdaş ve medeni toplum karakterinin “Türk” milletine çok yakıştığını düşünüyorum, karanlık çağlara dönmek istemiyorum. Efendi olmayı seviyorum ama kul olmayacağım,”Hayır” diyorum.
Hukukun üstünlüğüne inanıyorum, sizin “üstünler hukuku” saçmalığınıza elbette ,”Hayır” diyeceğim.
Bu milletin sekiz yılını pembe yalanlarla çaldınız, elde avuçta ne var hepsini sattınız, evlatlarınıza şirketler kurup gemiler aldınız, yandaşlarınıza ülkeyi soydurdunuz, ya “Allah” aşkına KPSS sorularını bile çaldırdınız ben sizin neyinize güvenip Anayasamızı emanet edebilirim ki?
Ey emekli vatandaş. Yıllarca çalışıp ülkenize hizmet ettiniz, ülkemizin kalkınmasındaki en büyük pay sizlerin. Hepimiz tek arzusu ülkemizin daha çok kalkınıp zenginler kulübüne girebilmesi değil midir?
Ama ne yazık ki çalışıp emek verdiğiniz ülkenin başbakanı sizlerin kalkınmadan pay almanızı yasakladı.2007 yılında çıkardığı bir yasadan dolayı şu ana kadarki kaybınız %32.
Bu yamayasa ile “emeklimize sahip çıkacağız” diyor ama inanmayın hakkınız gasp edildi. HAYIR deyin sefaletinizi sorgulayın.
Ey işçi vatandaşım, birçoğunuz özelleştirme mağduru oldunuz. Kurumlarınız yabancılara peşkeş çekildi. Sermayenin baronları ve hükümet işbirliği yapıp 4C yasası çıkardı ve sizlere,”ya açlık, ya işsizlik” dedi. Kırk katır mı kırk satır mı diyen bu hükümete güvenecek misiniz?
Bir maaşınız 5 kilo pastırma bile etmez hale geldi bunların sayesinde,” Hayır” deyin arayın hakkınızı.
Sevgili tüccarlar, sattığınız malı yerine koyabiliyor musunuz? Daha doğrusu mal satabiliyor musunuz? Her ticarethanede bulunan peşin satan veresiye satan tablosuna “hiç satamayanı” ekleyen bu hükümetin yamayasasını desteklemeyiniz,”Hayır” deyiniz.
Ey nasırlı eleri toprak kokan çiftçiler,Pahalı gübreyle,ateş pahası mazotla zaten perişan olmuşken ithal tarım ürünlerini yandaşlarıyla ülkeye sokup sizleri perişan eden bu hükümetle hala yola devam edecek misiniz?. “Hayır” deyip nasırlı ellerinizin hesabını sorun.
Ey işsizler, sizlere söyleyecek bir tek sözüm, zaten bu yamayasanında sizlere vereceği bir umut yok. Emekli babanızdan harçlık almak zorunda bırakanlara,” Hayır” diyeceğinizi umuyorum.
Sevgili öğrenciler, yıllarca dirsek çürüteceksiniz ve çok zor şartlarda okulunuzu bitirip hayata atılacaksınız. En azından hayalleriniz böyle değil mi?
Üzgünüm, yandaş değilseniz ne kadar zeki olursanız olun bulacağınız iş bir restoranda garsonluk olacak, sizler eşit şartlarda sınavlara gireceğinizi sanacaksınız ama birileri cevap anahtarını yandaşlarına sızdıracak.
Hakkınızı çalanlara,” Hayır” deyiniz.
Ey çağdaş Türk kadını, daha düne kadar “Allah bir, karı dört” felsefesiyle yetişenlerin sizlere vereceği hiçbir hak yoktur. “Hayır” deyin ve pili bitmiş ampulü kırın.
Çok sevgili ülkücüler, sakın o rujlu ve ojeli sözlere aldanmayın, sizler tarihin derinliklerinden gelen bir misyonu temsil ediyorsunuz. Kimsenin vagonu değilsiniz. Doğru tektir. Biz ülke konusunda aynı duyarlılığa sahibiz sadece yollarımız farklıdır. Ben biliyorum ki sizler gereğini yapacaksınız.
Ben, “tıyneti ve zihniyeti belli olanlara, kendilerini padişah bizleri kul görenlere, BOP eş başkanıyım diyerek asıl amacını açıkça dile getirenlere, yolsuzluğa, ayrımcılığa ve bu hükümetin her icraatına bir seferde,”HAYIR” diyeceğim…..
Referandum sürecinin başlangıcından bu yana aydınlatıcı makaleleriyle toplumumuzun bilinçlenmesine katkıda bulunan, açıkça “HAYIR” deme cesareti gösteren başta Sayın Mehmet UĞUZ hocam olmak üzere tüm Mahmutlarpost gazetesi köşe yazarlarına, ayrıca Sayın Hikmet Türen, e Sayın Hüseyin Taşer’e, Sayın Yalçın Ardıç’a gönüldaşlıklarından dolayı teşekkürlerimi sunuyor verdikleri emeklerin ,”HAYIR’lara” vesile olmasını diliyorum….