BİLGİ ÜZERİNE
Günümüz toplumuna “Bilgi toplumu” dendiğini sık sık duyarız.
“Bilgi kuvvettir” diyenler var.
Kimilerine göre “Bilmek” ve “var olmak” eş anlamlı şeyler.
Bilenle bilmeyenin bir olmadığını biliyoruz. Ama birde bilinmenin ne kadar bilin(me)diği önemli.
Aslında şu evrende bilinmezliklerin ortasındayız ama bilgiyi övüyoruz.
Bilgiyi kullanıyoruz, bilgi alıyoruz, bilgi satıyoruz, bilgi bankaları kuruyoruz ama bilginin ne olduğunu bilmiyoruz.
Bilgi üzerine bazı düşünürlerin görüşlerini ele alırsak;
-İnsanın bilgisiz olduğunu bilmesi; bilime doğru attığı önemli bir adımdır.
Disraeli
-İnsan her söylediğini bilmeli, fakat her bildiğini de söylememeli.
Namık Kemal
-Bilmediğini bilenin, arkasından gidin. /
Bilmediğini bilmeyeni uyandırın./
Bilmediğini bilene öğretin./
Bilmediğini bilmeyenden kaçının./
Konfiçyus
-Bilmek ileriyi görmektir; ileriyi görmek güçlü olmaktır.
A. Comte
-İnsanların duyguları, bilgileri ile ters orantılıdır. Ne kadar az bilirseniz, onu o kadar şiddetle savunursunuz.
B. Russel.
-Bilmeyen ve bilmediğini bilen çocuktur, ona öğretin.
Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır, onu uyandırın.
Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen aptaldır, ondan sakının.
Bilen ve bildiğini bilen liderdir, onu izleyin.
-Asla herşeyi bildiğini sanma, gerçekten çok bilgili olsanda kendine “Ben cahilim” diyebilecek cesareti daima olmalıdır.
Pavlov
-Bildiğimizi zannetmemiz, öğrenmemizin en büyük düşmanıdır.
C.Bernard.
-Hatırlamak başka, bilmek başkadır. Hatırlamak, belleğe verilen birşeyin orada saklanmasıdır.
Bilmek için herşeyi kendimizin bir parçası yapmak demektir.
Seneca
Görüleceği üzere bilginin insan yaşamında çok önemli bir yere sahip olduğu hemen anlaşılır.
Bunun yanında var olan bilginin gelişmesi içinde düşüncelerin yazıya dökülmesine de büyük ihtiyaç duyulur.
Bu konuda ünlü yazar Emile ZOLA’nın görüşünü her zaman dikkate almamız gerekir.
“Ancak yazıya geçmiş düşüncenin
değeri vardır;
geri kalanlar boş çırpınmalardan
rüzgarın alıp götürdüğü bir saatlik
hayallerden başka bir şey değildir.”