BELDEMİZDEKİ TURİZM SEKTÖRÜNÜ TEHDİT EDENLER –Hasan İlhan

Hepimizin bildiği gibi bölgemizde Turizm sektörünün önemi gün geçtikçe daha da önem kazanmaktadır.
Ne var ki bunun farkındalığına varabilmemiz için de işin işten geçmesini veya bütün olumsuzlukların yaşanmasını bekleriz.
Oysa merkezde, Alanya Belediyesinin bu bağlamda diğer Turizm bölgeleri ile karşılaştırıldığında daha etkin ve programlı hareket edildiğini söyleyebilirim.
Bir defa “Turizm bölgesindeyiz” demekle her şey tamam, olumlu gidecek diye bir şeyi de beklememeliyiz…
Hemen herkes dolaylı yoldan da olsa turizm sektöründen elde edilen gelirlerin sonucunda evlerine ekmek götürme çabasındalar.
Bunun en güzel ters tepkisinin kanıtını da sektörün kriz dönemlerinde daha rahat hissedebilmekteyiz.
Beldemiz ve çevresinde yapılmak istenen turizm faaliyetleri için uygun altyapının yeterlilik derecesinden tutun, bölgenin güçlü tarafının olup olmadığı ve bunun karşılığında da bölgemizi turizm potansiyeli yönünden tehditlerin bilinmesi şarttır.
Bir defa şunu belirtmek lazım,
Beldemizin bu saatten sonra turizm sektöründen ve gelirlerinden vazgeçmesi zor hatta imkânsızdır.
O zaman ne yapmak lazım?
Elimizdeki bütün imkânları, sıkıntıları, turizme engel teşkil eden bütün aksaklıkların tespitinin ardından yaz sezonuna girilmeden önce gerekli çalışma ve önlemlerin alınması lazımdır.
Bu durumu burada belirtmenin anlamsız olduğunu kabul ederek belediye yönetiminin ilgili sektör dernekleri ve esnaf sorumluları ile istişare halinde çalışmalarına hız vermelidirler.
Esas mevzu da öncelikle sorunların boyutunu ve varsa kökten çözme imkânlarımız var mıdır, bir de ona bakalım isterseniz…
Özellikle beldemiz ve çevre beldelerimizde yapılan Turizmin çeşitlendirilmesinden yoksun olduğunu görüyoruz…
Onu da geçelim,
Mevcut deniz, kum, güneş, doğa ve tarih imkânlarımızı bile kaybetme riski ile karşı karşıyayız maalesef…
Sebeplerine bakmak lazım o zaman…
Böylelikle Ülkemizin Turizm değerlerini neden bu kadar ucuza pazarlamak zorunda kaldığını da görme imkânı bulmuş oluruz.
Özellikle Mahmutlar Beldesinde bulunan otel tesislerinin yapısal olarak yaşlanması, yönetimlerinin kurumsallaşma yönündeki eksikliği ve bölgenin Antalya havaalanına uzak kalması gibi sebeplerle turizm sezonunun üç ay gibi kısa bir sürede bittiğini görüyoruz.
Bu durum bölgemizdeki turizm sektörünün geleceği için uzun vadede büyük bir tehdittir.
Beraberinde yapılan aşırı ve çarpık yapılaşmanın, özellikle D400 Karayolu üzerinde bir türlü yapılamayan köprü ve duble yol çalışmasının, ışıklandırması eksik, sahil düzenleme projesine alet edilen siyasetin geleceğimiz için tehdit boyutunu düşünmemizin vakti geçmektedir.
En büyük tehditlerden birisi de beldenin istikrarsız ve düzensiz yönetimi, barışık olmayan siyasi yapısı…
Birisi de Gazipaşa Havaalanının geleceğinin netleşmemesi…
Birisi de beldemizde yaşayan yerleşik yabancılara sahip çıkılarak sorunlarına çare bulmanın aklımıza dahi gelmemesi…
Sorunlarımız çok olabilir. Fakat çözümlenmesi o kadar da zor olmayan bu sorunlara koordineli planlamalar yapılarak köklü ve istekli çalışma ile mümkün olabilir.
Fakat bir şartla…
Doğrudan siyaseti bir kenara bırakıp, geleceğimizi her şeyin üstünde görerek, ancak kurtarabileceğimizin farkına varmakla mümkün olabilir.
Belirtmiş olduğum bu kadar sorunlarımız varken, beldemiz ve çevresinde yapılan turizm sektörünün güçlü tarafları ne olabilir ki…
Bir defa çoğu bölgelere göre turizme adapte olmuş ve 25 yılı aşan sürede birçok milleti bir arada bulunduran misafirperver özelliğinin güçlü bir yapısı olduğunu unutmamalıyız.
Bununla beraber inşaat ve turizm sektörünün buluşması sonucunda emlak sektörünün güçlü yapısı ve sonucunda, reklam için büyük bütçelerin ayrıldığı bir dönemde yerleşik yabancıların değerlendirilmesi ciddi bir güç sayılmalıdır.
Millet olarak sorunlardan fırsat yaratma çabasında da güçlü olduğumuzu varsayarsak, yaşanan somut gelişmeleri bir kenara bırakmalı ve artık fotoğrafın bütününe bakmalıyız.
Turizm anlamında ne hale geldiğimizi, vaktin ve zamanın geldiğini hatta geçmekte olduğunu görmeliyiz.
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle…