AYDIN VE ENTEL KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ
Daha önce bu konuyu Mahmutlar Post Gazetesi’nde yayımlanan “Aydınlanma Gereksinimi” adlı makalem de dile getirmiştim.
Konunun önemi nedeniyle yinelemekte fayda görmekteyim.
Şöyle ki;
Tüm görüşlerin batılı emperyal güçler lehine hızla değiştiği dünyamızda, bu görüşlerin özellikle gelişmekte olan toplumlar üzerinde genelde olumsuz etkiler bıraktığı görülmektedir.
Bu etkiler o toplumun gelişme düzeyine bağlıdır.
Örneğin, o toplum akıl ve bilimi ön planda tutuyorsa, yaşanan olaylara karşı daha rasyonel (akılcı) bir şekilde davranırlar.
Şayet o toplumda düşünce kültürü yerine, inanç kültürü egemen olursa o toplum edilgen bir yapıya bürünerek çıkan ya da çıkabilecek olaylara karşı akılcılık yerine başka kuralların uygulandığı görülür.
Bir toplumda akıl ve bilimin yerleşmesi o toplumun tarihsel süreç içinde geçirdiği aydınlanma devrimine bağlıdır.
Bu devrimin temelinde kişide oluşan düşünce ve değerlerin din ve geleneklere bağlı kalmaksızın kendi aklını başkasının kılavuzluğuna gereksinim duyulmaksızın kullanılması yatmaktadır.
Esasında aydınlanmanın temeli akılcılıktır.
Akılcılığın oluşması içinde o toplumda aydın kişilere gereksinim duyulmaktadır.
Aydın kişilerin en büyük özelliği kendini toplumdan sorumlu sayan, kendi çıkarını değil, toplum çıkarını her zaman ön planda tutan kişilerdir.
Bunlar bağımsız düşüncelerden yana oldukları için siyasal açıdan da bağımsızlığı savunurlar.
Aydın kişiler çağdaş ve hakça bir düzen isteyen kişileri alkışlarlar.
Ancak aydın kişilerin hiçbir şekilde benimsemediği entel kişileri de ele alırsak;
Bunlar aydınların aksine hep kendi çıkarlarını ön planda tutarlar.
Özellikle maddi çıkara ve maddi varlığa düşkündürler.
Havadaki esen yele göre kendini yeri geldiği zaman solcu, yeri geldiği zaman dindar ya da dinci yeri geldiği zaman da liberal olarak tanıtırlar.
Aydın kişiler gerçeği ararken, entel kişiler laf ebeliği yaparak moda olan düşüncenin peşinden koşarlar.
Zamanın hızlı solcusu olan bazı enteller bukalemun gibi renk değiştirerek gerek siyasette, gerekse medya da etkin görevlerde bulunurlar.
Aydınların toplum üzerindeki etkisi büyüktür.
Bunlar toplumun gelişmesine yön vererek, o toplumun bilgi ve bilinç düzeyinin artmasına neden olurlar.
Ancak aydın kişilerin varlığı bazı kesimler üzerinde rahatsızlık yarattığından bu kişiler özellikle 1990’lı yıllarda menfur suikastler neticesin de katledilmişlerdi.
Örneğin; Uğur Mumcu ile Ahmet Taner Kışlalı’yı bunlara örnek olarak gösterebiliriz.
Özellikle son yıllarda iç ve dış güçler kanalıyla toplumda istenmeyen kaosların yaratılmaya çalışıldığı görülmektedir.
Bu durum toplum üzerinde de olumsuz etkiler bırakmaktadır.
İşte burada bizi yönetenlere, sivil toplum örgütlerine ve siyasi partilerle birlikte özellikle aydınlara büyük görevler düşmektedir.
Unutmayalım, toplum yararına olan aydın kişilerin görüşleri üzerinde her zaman önemle durulması gerekmektedir.