ALLAH’IN SEVGİLİ KULU
Bir söz vardır; “Bir şeyin olabilmesi için gerçekte yaşanması muhakkaktır” diye.
Siyasetin tozlu yollarından geçenlerin hikâyeleri ve tecrübeleri fazlasıyla mevcuttur.
CHP Liderinin seçim sonuçlarından memnun kalmadığını partinin tabanı ve parti içi muhalif çevresi gibi kendisi de gün gibi bilmektedir.
Bu da yetmezmiş gibi seçimin hemen ardından gelen kongre istek ve çağrıları can sıkıcı bir hal almıştı. Toplanmaya çalışılan imzalar kulak arkası edilmeye çalışılıyor veya nasıl olsa yeterli gücü bulamazlar düşüncesinin rahatlığıyla umursamaz görüntüsü ile savuşturulmaya çalışılıyordu.
Aslında başarısızlıktan ziyade seçime giden süreçte partinin oy oranında bilinçli olarak hedef çıtasının gereğinden fazla gösterilmeye çalışılması, elde edilen başarıyı gölgeleyeceği kısmı hesaba katılmamıştı.
Yeni Lideri ve yönetimi kısa sürede partisini toparlama sürecinde iken; parti içi muhalefetin cansız da olsa rahatsız edici durumları bir bakıma parti tabanında tam olarak dillendirilmeyen “Liderini tam olarak kabullenemedi” izlenimini de ortaya çıkarmış olmuyor mu?
Tam da bu sırada Sn. Kılıçdaroğlu’nun imdadına cezaevinde olan iki Milletvekili yetişti diyebiliriz.
Aslında tabiri caizse Sn. Kılıçdaroğlu tam da “Allah’ın sevgili kuluymuş” demek lazım…
Buradan bir de yemin krizinin sebep ve sonuçlarına bakmak lazım.
Ana Muhalefetin seçim sonuçlarına olan memnuniyetsizlikleri,
İktidarın yeni anayasa çalışmalarına start vermesi ve ana muhalefet partisinin desteğine mutlak ihtiyacı olduğunu düşünerek meclisin çalışmasına engel teşkil etmenin çaresinin yollarından birisi veya geciktirme sebebine yol açabileceğini gözlemlemek çok da zor olmasa gerek.
Siyaset bu, her şeye gebe duruma düşmemenin sağlıklı ve sorumluluk bilinciyle verilen demeçlere bağlı olduğunu bilmek lazım.
Bu konuda MHP Liderini ve tabanını her zaman “önce vatanım, sonra partim” diyerek bugün değil belki ama gün gelip en azından hayırla yâd edenlerimiz çok olabilir.
Memleket geleceğinin Arkadaş satmadan daha öncelikli olabileceğini zaten biliyorlar.
Haydar Dümen’i bilirsiniz…
Yine bir gün okurlarından kendisine gelen mektupların içerisinden seçtiğini köşesinde yayınlıyor.
Mektup sahibi dertli bayan, yeni erkek arkadaşı tarafından evine davet ettiğini ve onu çok sevdiğini, bu nazik daveti memnuniyetle kabul ettiğini söylüyor.
Dertli bayanın malum durumların olmasını beklerken ya da beklemiyor onu bilemiyorum ancak, yenilip içildikten sonra erkek arkadaşının uyuya kaldığını anlatıyor.
Haydar Dümen’e sorusunu hemen arkasından soruyor.
Acaba erkek arkadaşım beni sevmediği için mi uyumuş olabilir?
Haydar Dümen bu sorunun hemen cevabını vermiş elbet…
Ah! Yavrum sen aslında Allah’ın sevgili kuluymuşsun. O seni çok seven
Erkek arkadaşın, uyku hapını attığı bardakları karıştırmış!
İyi bir hafta dileğiyle…