YENİ YIL – ESKİ YIL
Ablamın her sabah çantasını hazırlayıp okula gitmesine özendiğim için alfabeyi okula gitmeden önce öğrenmiştim.
1960 yıllardı. Her evde bulunan saatli maarif takvimlerinden biride bizim duvarımızda asılıydı. Her gün oradaki gün, ay ve yıl hanesini okurdum. Gün hanesi her gün, ay hanesi ayda bir kez değişiyordu. Ama ben yıl hanesinin değiştiğine ilk kez şahit oluyordum.
Yıllar değişiyor….!
Sonrasında yaşayarak öğreniyorsun, “değişmez” dediklerinin değiştiğini. Değişmeyen tek şeyinse ‘değişim’ olduğunu.
Ne bekliyorsun yeni yıldan?
Bu sorunun en popüler cevapları o yıllarda neyse bu günde aynısı.
Yani sağlık, mutluluk ve huzurla geçecek bir yıl. Birde piyangodan çıkacak olan büyük ikramiye.
İnsan belirli bir yaşa gelene dek takvimlerin peşinden koşuyor. Şairin dediği ‘yolun yarısı’ olarak kabullendiğimiz yaşlardan sonra ise takvimler bizlerin peşinden koşuyor.
Ben yılları eski ve yeni diye hiç ayırmadım. Bu günü yarına taşıyorsa takvimlerin ne önemi var değil mi?
Önemli olan eskittiğin takvimlerden yaşamına kattığın anlamlar, acılar, hüzünler ve değerler değil mi?
Takvimlerinde değiştiğini öğrendiğimde anlamıştım yaşam denilen oyunun değişken kurallarının olduğunu.
Gerilerde bıraktığımız yılları düşündüğümüzde, hepimizin de ne çok değişenimiz oldu. Sokak aralarında çelik çomak, saklambaç oynadığımız kaç arkadaşımızla hala dostuz. İlkokul arkadaşlarımızdan kaçıyla irtibat halindeyiz. İlk göz ağrılarımızın adından başka onların varlığını hatırlatan ne kaldı aklımızda.
Takvimler değişiyor.
Bizler değişiyoruz.
Çocukken büyüyoruz
Gençken olgunlaşıyoruz.
Olgunken yaşlanıyoruz.
Eskittiği yılların sayısı gelecek yıllardan çok daha fazla olanlar, “Ağır ağır çıktığımız o tepenin inişi ne kolaymış meğerse” diyor.
Bir garip yolcusu olduğumuz hayat yolunun kilometreleri değil mi sizce de yeni gelen yıllar?
Öyle ise; bizler bu yolun biten her metresinde üzülmelimi yoksa sevinmeli miyiz ne dersiniz?
Alışkanlık olmuş.
Her 12 ayda bir takvimlerdeki yıl hanesinin değişmesi. Oysa en büyük değişim bizlerin gayretleriyle, inançlarıyla ve katkılarıyla olandır.
Mademki gelenek olmuş ve tüm dünya insanları yeni bir yılın varlığına inanmış.
Buna karşı çıkmakta bir anlam taşımıyor.
Ey yenilenen yıl: Lütfen adın barış olsun, soyadın huzur.
Mutsuz ve hüzünlü bir tane yüz görmek istemiyorum. İstiyorum ki her insan yaratılışının gereği ‘insan’ olsun.
Geldiğinde savaşları bitir. Tüm insanların kardeş olduğunu hatırlat her bireye.
Kimsenin kimseden üstün olmadığını, üstünlüğün sadece bilgiden kaynaklandığını söyle. Öyle merhametli gel ki, dünyada açlıktan ölen bir kişi bile olmasın.
Mademki değişiyor takvimler, iş olsun diye değil. Her şeyi baştan sona, iyiye doğru, güzele ve sevgiye doğru. Böyle geleceksen hoş geldin. baş tacısın