AMBERİN ZAMAN
Dünya tarihinde hiçbir ülke yoktur ki geçmişinde hata yapmasın ve tüm sayfaları temiz olsun.
Önemli olan bu olumsuzlukları bir kin dürtüsüyle bugünlere taşıyıp gelecek nesillere intikam duygusu aşılmamaktır. Dünyada medeniyetin beşiği olarak nam salmış Fransa’nın ifade özgürlüğünü yasaklamasının altındaki mantık kesinlikle güçlü Ermeni lobisinin bir oyunu ve aslında kendi hanelerine yazılacak bir başarısıdır.
Bunu Fransa’nın yapmasını da asla yadırgamamak gerek. Çünkü 1919 yılına gelene dek Osmanlının en zayıf olduğu dönemlerde topraklarımızdaki Ermenileri ve diğer azınlıkları Fransızlar ve İngilizler örgütlemiştir.
Sonuçta beklenen karar çıktı ve Fransa topraklarına giren bir Türk vatandaşının sözde Ermeni soykırımını kabul etmemesi suç oldu.
Bu Fransızların Türkiye’ye ne kadar Fransız olduğunun bir işaretidir. Keşke bu kararı almadan önce gelip ülkemizde bir anket yapsalardı.
Ermeni soykırımının lafı mı olur?
Biz daha neler yapmışız neler.
“Türkler 1 milyon Ermeni’yi katletmiştir” diyen Nobel ödüllü bir Pamuk’umuz var. Hatırlayınız, Cumhurbaşkanımızın köşkte ağırlayıp tebrik ettiği büyük ‘Türk’ edebiyatçısı,!
Sokaktaki hangi vatandaşa sorsalar hiç boş dönmezler.
Mesela “Sivas” katliamı “Maraş katliamı, Başbağlar katliamı” der sade vatandaş.
Çok değil daha bundan 1 ay öncesinde “Dersimde katliam yapılmıştır” demedi mi Başbakan?
O zaman neden Fransa’yı sorguluyoruz?
Atatürk stadının çöp kutularını, tek millet iki devlet şiarıyla yanıp tutuştuğumuz, kardeş diye bağrımıza bastığımız Azerbaycan bayraklarıyla doldurduğumuz günleri hatırlarsınız.
Öyle çıkıp ta,”Efendim siz de Cezayir’de, Ruanda’da katliam yaptınız” diyelim çığlıklarının da bir anlamı yok.
Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.
Öcalan’ın İtalya’da olduğu günleri hatırlayalım. Millet olarak ne çok gaza gelmiştik. Parasını ödeyip aldığımız İtalyan malı ürünleri bir güzel yakıp protestolar yapmıştık.
Ne oldu?
Birkaç topçumuzu ve Fatih Terim’i transfer edip iki hamlede dostluk köprüsü kurdular.
Aslında bunun üzerinde bir miktar durmak istiyorum. O tarihlerde milleti sokağa döken vatan aşkı ve sevdası futbolun cazibesi karşısında eriyip gitmişti.
Demek ki hamleleri doğru yapmak ve akıllı bir yol izlemek gerekiyor hele de uluslar arası ilişkilerde.
5 bin Türk Fransa’nın çeşitli kentlerinde protestolar yaptı. Siz oraya bırakın 5 bini 5 yüz bin insanı da yığsanız bunun bir anlamı yok.
Sebebine gelince, Nicelikten çok nitelik önemlidir.
Adamlar yani Ermeniler, modadan tutun medyaya, ticaretten eğitime her konuda müthiş bir lobi oluşturmuşlar. Bu lobiyi 8 milyar dolarlık bir ticari ilişkiyle tehdit etmenin getireceği olumlu bir sonucun olacağına inanmıyorum.
Tek geçerli yol vardır ‘güçlü olmak’
Bu olayı iç politika malzemesi yapmamak. Siyasi iktidarlar gelip geçicidir hata da yapabilirler. Bu zor günleri birlik beraberlik ve akıl yoluyla aşabiliriz.
CNNTURK kanalında Ayşenur Arslan’nın medya mahallesi adlı programında bu konu ele alınıyordu. Telefonla bağlanan bir konuk aynen şu sözleri kullandı,”Bunların inanılmaz güçlü lobileri var. Yani bu lobi sadece Avrupa’da değil, her yerde” Fransa meclisinde tasarı oylanırken ve Paris sokaklarında Türkler bas bas bağırırken. ABD’nin Ermenistan Erivan geçici maslahatgüzarı Joseph Pennigton’un eşi hanımefendi Amberin Zaman, Türkiye’de sözde Türk kanalından, Türk’lere nutuk atıyordu,” Türkler 1918 de binlerce Ermeni’yi kadın kız çocuk demeden katletmiştir. Tarihle yüzleşmekten kaçınmamak gerek”
Onun için Fransa’yı filan boş yere suçlamayalım. Önce dönüp bir kendimize bakalım. Biz içeride bir birimizi yediğimiz, siyasi rant uğruna değerlerimizi bozuk para gibi harcadığımız sürece daha çok tasarılar gelir de geçer.