1. Haberler
  2. Güncel
  3. Çakır mı Çelik mi? (2)

Çakır mı Çelik mi? (2)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 Siyaset yazısı yazmak netameli bir işmiş Geçen hafta aynı başlıkla yazdığım ve Alattin Çakır dönemini incelediğim yazıma karşılık Mahmutlarlı hemşerilerimden “valla doğrusun” mailleri aldığım gibi, bazı arkadaşlarda “kalemimi Çakır’a kaç paraya sattığımı” soran mailler göndermişler. Valla söylemezsem çatlar ölürüm abi! Menfaat ve para için yazacak olsaydım Ali Çelik’e şirin görünmeye çalışırdım. Ne de olsa belediye başkanı! Suyun başında o … Gelin görün ki ne Ali Çelik ne de Alaattin Çakır ile bir tarla davam var. Bu insanlara beni sorsanız tanımazlar bile. Bana gelince, değil menfaat, ikisinin bugüne kadar bir bardak çaylarını dahi içmişliğim yoktur.
 Eleştiri medeni, demokratik bir toplumda her bireyin, muhataplarına, sisteme ve otoriteye karşı doğal hakkıdır. Doğru olarak kabul edilmese de saygıyla karşılanması gerekir. Okurdan gelen eleştirileri saygıyla karşılıyorum. Küfür ve hakaret edenlerin maillerini okurken mislisiyle karşılık verdiğim için, burada onlara cevap verme gereği duymuyorum. Anlayan anlayacaktır meramımı…
 Belediye bir belde halkının ortak, mahalli ihtiyaçlarını karşılayan ve hizmetlerini gören,kamu tüzel kişiliğine sahip mahalli idare birimi, şehremaneti. Esas görevi kurulu olduğu yerdeki vatandaşlara hizmet etmek. Belediye kelimesi kökü bakımından Arapça olan ve bir insan topluluğunun yerleşme niyeti ile oturduğu yer anlamını taşıyan belde kelimesinden gelir. Beldeye ilişkin kuruluş veya yönetim anlamındadır.Tanzimatı takib eden senelerde özellikle l854-l856 Kırım Savaşı sırasında ortaya çıkmış, Fransız komün idarelerinden örnek alınarak l855 yılında İstanbul’da ilk defa belediye kuruluşu denemesine girişilmiştir. O günlerden bu günlere belediye ve verdiği hizmetler gelişip büyümüştür. Bölgemizin en eski belde belediyelerinden biri olan Mahmutlar Çakır döneminde ufuk çizgisini belirlemiş oldu.
 Nerede kalmıştık? Ali Çelik nam-ı diğer “Çilekeş…”
“Çilekeş” farsça bir sözcük olup, “yaşamı boyunca birçok sıkıntı, üzüntü çekmiş olan kimse anlamına geliyormuş… Bu lakabı kendisine veren kimdir acaba ve şimdi Çilekeş’i son model mercedesle mutlu, mesut, görse nasıl bir lakap uydururdu?..
 Analitik düşünce filozoflarının düğme teorisini bileniniz var mı? Eğer bir gömleğin yukarıdan aşağı, ya da aşağıdan yukarıya tek bir düğmesini yanlış iliklerseniz, diğer bütün düğmeleri doğru olarak ilikleseniz de; yaptığınız iş baştan aşağı yanlış olur. Ali Çelik başladığı yerde düğmeyi yanlış ilikleyerek başlamış bir insan. Daha adaylık sürecinde…. Önce MHP’den aday adayı oldu. Adaylığı kabul edilmeyince CHP’ye geçerek Mahmutlar belediye başkanlığına aday gösterildi.  MHP’nin kabul etmeyişinin ve CHP’nin kabul edişinin gerekçesi nedir acaba? MHP ve CHP sağ ve sol kutupta yer alan, ideolojik iki parti. Sağ ideolojik bir partinin saflarından, sol ideolojik partinin saflarına… Böyle keskin bir dönüş dünya siyaset tarihinde mevcut değil. Akıbeti benzemesin doksanlı yıllarda “Jet Kubi” vardı, hatırlar mısınız? Kubilay Uygun DSP’den girdiği mecliste bütün partileri dolaşmıştı.
Akşam CHP’de yatıyor sabah ANAP’da uyanıyor. Yalnız Jet Kubi bile sağın en uç noktasından sola direk transfer olmadı.
 O süreci hatırlayanlar bilirler, Alaattin Çakır’la ilgili bir çok olumsuz dedikodular dolaşır olmuştu. Beldede yapılan her binanın mütahidinden  Çakır’ın para aldığı falan… Vebali günahı alanın, verenin ya da dedikodusunu yapanın boynuna olsun. Biz gözümüzle görmedik.  Çakır aleyhindeki olumsuz söylemlerde Mevlüt Çavuşoğlu’nun ve Çavuşoğlu ailesinin payı olduğunu da duyduk. Çelik’in seçimi kazanır kazanmaz belediye binasına Mevlüt Çavuşoğlu’nun posterini asmasını diyet olarak görmesek bile, CHP’li bir belediye başkanını için tuhaf bulduk. Bilemiyoruz… Bildiğimiz, gördüğümüz o ki; Çakır’ın döneminde Mahmutlar yeniden inşa edildi. Sokakları, parkları, alt ve üst yapısıyla modern bir şehir olarak değişti belde.” Çilekeş” den de yapılan çalışmaların devamını getirmesi idi. Heyhat sukut-u hayale (hayal kırıklığı) uğradık.
 Bu yazıları yazmaya niyetlendiğimde, Mahmutlar’ı çok iyi bilen bir abiyi bürosunda ziyaret ettim ve sordum: “ Çakır ile Çelik’i karşılaştırsak ne dersiniz?” “Ne diyebilirim kardeş “ dedikten sonra, “Bir defa Çakır’la Ali Çelik’i karşılaştırmak demek, Çakır’a haksızlık demek olur. Sen biliyorsun ben CHP’liyim. Benim partimden bir belediye başkanı olmasına rağmen, açık yüreklilikle söylemeliyim ki, burada bir taşı başka bir taşın üstüne koymuşluğu yoktur. Biz ona bize hizmet yapsın veya yapar diye oy vermedik. Sadece Alaattin Çakır’ın yaptıklarını korusun, normal işleyişi devam ettirsin diye oy verdik. Bir şey yapamayacağını, bir kapasitesinin olmadığını biliyorduk. Düşündük ki Çakır’dan kurtulalım da kim gelirse gelsin Hata etmişiz… Kardeşim, bir şey yapmasa razıyız, adam yapılanı bozuyor iyi mi… Çık şimdi kaldırımlarda, Barboros Caddesi’nde taşları kalkmış ya da çökmüş olan ne kadar yer varsa Çilekeş döneminde yapılmıştır. Adam sağlam kaldırımı, yandaşlarına para kazandırmak için söktürüp tekrar döşetiyor. İyi yapsalar, cebimizden çıkan paraya razı olacağız ama onu da düzgün yapmıyorlar. İki günde çöküyor… “ 
 Biraz nefes alması için araya girip. “yapma ya!..” diyorum. Arkadaş tekrar anlatmaya başlıyor. “ Şu sahil yolu D-400 kenarındaki düzenlemeler trajedi, rezalet abim ya. Kestel ve Kargıcak yapıp bitireli iki sene oldu. Biz hala D-400 üzerinde cambazlık öğreniyoruz. Karayolları ne güzel yaptı. Gidip bir bak!.. Mahmutlar sahil düzenlemesini de yapacaktı. Çelik parayı bana verin, ben yaptırayım diyerek devletten ödeneği aldı. Mahmutlar Belediyesinin düzenlediği ihalede yolsuzluk yapıldığı için ihale iptal edildi.  Hadi onu geçelim… Ya şu belediyenin hizmet için kullandığı araçların lastik işindeki dümeni duysan… Şimdi bunlar araçlara yeni lastik aldık diye fatura kesmişler, kesmişler ama yeni lastik almamışlar. Eski lastikleri kaplatıp takmışlar devletin araçlarına…”
 Araya girerek “ Deme abi ya bu kadarını Sülün Osman bile akıl edemezdi “ diyecek oluyorum ama karşımdaki baya dertli “ Şimdi belediyenin beş tane kadrolu elektrikcisi var. Var ama bizim bozulan sokak lambalarını başkanın yandaşları onarıyor. Para da devletten…  Yaptıkları her işte bir usulsüzlük bir yolsuzluk var abi. Bunları yapan başka bir belediye başkanı olsaydı valla içişleri bakanlığı çoktan görevden almıştı. Bilemiyoruz nereyi, kimleri bağladı… Bir sahil büfesi var. Yanında  çalıştırdığını işçiye almış gibi gösteriliyor.  İşçinin borçlarının kefili belediye başkanı. Sence bu büfenin sahibi kimdir? Yanındaki garsona sahilden büfe verecek kadar gözünü karartmış abi… ”
 Baktım arkadaşın anlatacaklarının sonu gelmeyecek, müsaade isteyip çıktım. Nereden aklıma geldi bilmiyorum, meşhur Fransız edebiyatçı Honore de Balzak’ın  “ Vadideki Zambak” isimli kitabında yazdığı “Sonradan görmeler maymunlar gibidir. İnsan ilk bakışta bunların tırmanırken ki çevikliklerine, kıvraklıklarına hayran olur ama zirveye çıktıklarında sadece ayıp yerleri görünür”  sözlerini mırıldanarak evimin yolunu tuttum.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!