Geçtiğimiz yılın şubat ayıydı, Antalya’da bir TIR kaza yaptı.
Şoförü kaza anında hayatını kaybetmişti.
Rahmetli kabinde cansız yatarken ahali yola saçılan sebzeleri yağmalıyordu.
Yozgat’ta sebze taşıyan bir kamyon yolun ortasına yan yattı.
Ahali canhıraş koşup yola saçılan ne varsa yağmalayıp sıvıştı.
Bir Allah’ın kulu kamyon sürücüsüyle ilgilenmedi.
Çocukluğumdan hatırlıyorum, yük treni devrilmiş, vagonlardaki şeker pancarları yola savrulmuştu. Ahali önce kopan demir parçalarını yağmaladı ardından şeker pancarını.
Bizim oralarda buna “Sel önünden partal kapmak” denir.
Türkçe meali; selin sürüklediği kütük, dal, ağaç ne varsa ucu kancalı bir sırıkla kıyıya çekip odun yapmak.
Suriye’de iç savaş çıktı ve akın akın ülkemize galmeye başladılar. Bizim ahali eski kiracılarını kapının önüne koyup 4 kat fazlasına yapıştırdılar din kardeşlerine.
Sonra işyerlerini boşalttılar verdiler zavallı savaş mağdurlarına.
Adamlar güya aile görüntüsüyle girdikleri evlerde 10- 15 kişi yaşamaya başladı.
Bizim ahali uyandığında klan tamamlanmış, gettolar oluşturulmuştu.
Göçmen modasına Afganlılar da katılmıştı.
Sevgili işverenlerimiz düşündü taşındı.
Kim uğraşacaktı yerli ve milli elemanla.
Sigortası ayrı dert, vergisi ayrı dert ki üstelik göçmenler yarı fiyata aynı işin iki katını yapıyordu.
Koydu tarlasına veya fabrika arazisine konteyneri ve saman çuvalı gibi istifledi zavallıları.
Nasılsa onlara sahip çıkmak ensardı, zaten kimselerde sormuyordu.
Rusya ve Ukrayna savaşı başladı. Parası pulu olanlar bindiler lüks araçlarına ve ülkemin en güzel kentlerine akın ettiler.
Bizim Teksas’ta ölü yıkayıcıları başladı avuç ovuşturmaya.
500 yurolardan başladı kiralar ve 1200 yuroya kadar geldi.
“Paranın yüzü sıcak” diyen bir kez daha galip geliyordu.
Aynı sahneleri yağ kuyruğunda, et kuyruğunda, pirinç kuyruğunda da gördük.
Kayseri’de yeni açılan bir mağaza %30 indirim yapacağını duyurdu.
Ahali birbirlerini ezdi.
Mağaza yönetimi baktı olmuyor polisten yardım istedi.
Konya’da kaza yapıp araçta sıkışan adamın cüzdanını çalan, Lösemi hastası bebeğin yardım kumbarasını hortumlayan ahaliyi iyi tanımak lazım.
Misal; bir sanat etkinliği yap salonun öndeki birkaç sırası bile zar zor dolar.
Dışarıya tavuk döneri taktınmı izdiham olur.
Biz öyle çok vizyonu olan bir halk değiliz. Gelecek yüzyılları planlamak angarya gelir.
Kısa günün kârı, günü kurtarmak, benden sonra tufan deyimleri Almanlara ait değil.
Su akarken testini doldur felsefesindeki adama yabancıya toprak satışının bölgemizin ileriki dönemlerde kanayan yarası olacağını anlatamazsın.
Adamlar akıllı.
Bu felsefede olan insanlarla aynı yerde yaşamak istemiyorlar.
Eh paraları pullarıda var.
Paranın her kapıyı açtığını yüzlerce yıl önce söylemişiz,
niye çeksinler seni beni onu?
Artırır ev fiyatlarını, artırır aidatları sende kuzu kuzu çeker gidersin Fadıme’nin düğününde halay çekersin.
Şikayet yok, sızlanmak yok bu kaos bizim doymak bilmeyen kursağımızın eseri.
Köyünü dağın dibinde ekeneğini düz ovada yapan Ata’n geri zekalı ama sen uyanıksın!
Doğasını, yeşilini, akarsuyunu, ağacını, toprağını üç kuruşa feda edenler zaten o değerlere layık değildir.
Yazıya satma kurban olayım başlığı attım diye kaşlarını çatma’ sat kardeşim helali hoş torununun kursağı boş olsun.
