YERSEN
Yer Atina, tarih 1948 Türkiye Yunanistan maçı, Fenerbahçeli Lefter golünü attığında Yunanlı seyirciler “Turko Turko” diye bağırıp aslen Rum kökenli futbolcumuzu protesto ediyorlar.
Yer İstanbul, Tarih 6 Eylül 1955, 20 bin tirajlı İstanbul ekspres Gazetesi 200 bin baskı yaptı ve dağıtıldı.
“Atamızın evi bombalandı ve büyük hasara uğradı” başlığını okuyanlar sokağa çıktı.
Ellerinde kazma, kürek ne varsa Rum kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı semtlere ve mahallelere hücum ettiler.
Milli futbolcumuz Lefter kızlarının canını zor kurtardı, mahallede harçlık dağıttığı kim varsa toplanıp ona saldırmışı.
Oysa bir Yunan gazetecinin “Yunanistan’a gol attığınızda ne hissettiniz?” sorusuna “Ülkeme faydalı olabildiğim için bahtiyarım” demişti.
Olaylardan birkaç gün sonra Celal Bayar İstiklal Caddesinin halini görüne İçişleri Bakanı Namık Gedik’e dönerek “Galiba dozu fazla kaçırdık” dedi.
1991 yılında Tempo dergisine konuştu dönemin Özel Harp Daire Başkanı Tuğgeneral Sabri Yirmibeşoğlu ve 6-7 Eylül olaylarının Özel Harp Dairesi tarafından düzenlendiğini itiraf etti. Zaten Atamızın evi de bombalanmamışı!
Bu tip manipülasyonların (Hileli yönlendirme) temel işleyişi aynıdır, toplumun hassas olduğu değerlerin, şeytanlaştırılan kesim tarafından aşağılandığı ya da taciz edildiği söylentisini yayar, koltuğunda puronu içer seyredersin.
Maraş olaylarında Alevilerin Cami yaktığı yalanı etkiliydi yakılan cami olmasa da, Çorum’da, Sivas’ta aynı yöntem kullanıldı. Başbağlar katliamı Alevilerin intikamı gibi servis edildi.
Arkasında kimler vardı, hangi gizli servis örgütleri ile kimler işbirliği yaptı muamma ama “mozaik” diye bütünü süslediğimiz farklılıklarımız üzerinden yapılan her fitne kardeşlik bağımıza bıçak gibi vuruluyordu.
Bazılarımızın en büyük açmazı “Sürü Psikolojisi” yani çoğunlukla hareket ederek zayıflığını güçlendirme inancında olmak ve güç merkezi değişince de fırıldak gibi dönmektir.
Yer Türkiye, yıl 2021 konu 104 Amirallin WhatsApp Darbesi.
İçlerinde en çok dikkat çeken isim Cem Gürdeniz “Mavi Vatan” kavramının mimarıdır, AKP medyası da sol medyada en çok onu konuştu. Anti Nato’cudur. Türkiye’nin Çin ve Rusya ile işbirliğini savunan, S 400’lerin alınmasına en çok desteği veren koyu bir Avrasyacı,
Amerika karşıtı bir emekli generaldir.
İkinci en önemli isim ise Aziz Yıldırım döneminin eski Fenerbahçeli yöneticisi Koramiral Atilla Kıyat.
Tarih 2009 Amerikan Büyükelçisi James Jeffrey Koramiral Atilla Kıyat’ı ziyaret eder, Büyükelçi bu ziyarette , Kıyat Paşaya “Montrö’yü delelim” teklifinde bulunur ancak Kıyat Paşa bu teklifi sert bir ifadeyle reddeder!
İmzacı diğer Amiral Kadir Sağdıç, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında ordunun Amerika ve Fetö eliyle parçalandığını dile getiren isimdir!
Listeyi incelediğimizde Amirallerin tamamına yakınının Ergenekon, Balyoz gibi kumpaslarda soruşturma geçirdiğini anlıyoruz.
İçlerinde 28 Şubat’ın önemli isimleri de var. Bu kadar tecrübeli Kurmaylar ‘neden bu kadar acemice bir işe imza attılar’ sorusu önemli.
15 Temmuz’dan sonra MİT’e silahlı kuvvetler içinden istihbarat toplama yetkisi verildi ki bunu paşalar da biliyordu.
O bildirinin bir şekilde ele geçirilip iktidar lehine kullanılacağını ön görmemeleri çok manidar.
Ülke geleceğine dair tereddütlerini, bir basın açıklaması ile dile getirmeleri daha mantıklı olmaz mıydı?
Yıllarını askerlik mesleğine veren bu isimler, Türkiye’de darbelerin gece yarısı yapıldığını, gündüz vakti darbe olmayacağını bilmiyorlar mıydı ki o bildiriyi gece yarısı yayımladılar ya da o tuzağa düştüler?
Bence tüm bunlar Kanal İstanbul- Montrö, ABD-Rusya çatışmasının alt sütununda yaşanan olaylardır.
Sonuçta; Onlara Atamızın evi bombalandı gibi bir bahane lazımdı ve buldular.
Darbe ile süslenen “Darbeciler Montrö’yü savunuyorsa, Kanal İstanbul iyidir” sloganı bence tutar, sizce?