HAKLI OLAN HAKSIZLIKLAR…-Hasan İlhan

Alışık değiliz böyle durumlara… Allah kuruşu ödemeden stat sahibi mi olduk daha önceleri?
Belki, Başbakan da haklı kendi çapında…
Belki de “Daha önce kimse yapmadı, en büyük ezeli rakibime bu iyiliği yapayım da spor, dostluk, futbol kazansın, ülkem kazansın” demiş olabilir.
Ne müthiş bir statmış ya!
Ben bile merak ettim doğrusu.
O söylenen seyrantepe’deki müthiş duruşu ve içindeki ambiyansından çok, o protestolu ıslıkların kim tarafından ve hangi amaçla yapıldığını…
Mesela, emektar Ali Sami Yen stadının etrafındaki köfteci, marketçi, iddia oyunları işleten esnaflar yapmış olamaz mı?
Sadece siyasi provokasyon desem…
Futbol takımının gidişatı zaten kötü olan Galatasaray Başkanınaydı desem, o da eksik kalır.
“Aman, bana ne canım” desem, bu köşeyi okumaya meyletmiş olanlara da ayıp etmiş olurum herhalde…
İşin aslının ne olduğunu tam bilemesek de fazla söze gerek yok herhalde.
Birincisi, “taraftar haklı”.
Taraftar hangi amaçla gelmiş oraya?
Maça ve bir güzel eğlenmeye…
Zaten geç saatlerde başlaması beklenen maçın öncesinde düzenlenen gösterilerin uzun sürmesi, izleyicileri de ister istemez germeye başlamıştı.
Taraftar haklı diyorum, çünkü kötü giden takımın fanatik taraftarını istediğin iyi yöndeki yönlendirmeleri yapmanın güçlüğünü futboldan anlayan herkes bilir…
Öbür taraftan, kötü tezahürat için ufak bir kıvılcım yeter de artar bile.
Muhalif yönetici ve fanatik taraftarların eleştiri konusu haline gelen Stadın kulüp yöneticileri tarafından “Ali Sami Yen Kompleksi” içinde yer alan “Türk Telekom Arena” şeklindeki ismini örtbas etme girişimleri önceden malum, biliniyordu.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak takdim edilenin aslında o an, bir partinin genel başkanı ve altını çizerek söylemek gerekirse fanatik taraftar açısından en büyük ezeli rakibinin taraftarı olduğu unutulmuş muydu acaba?
Unutulduysa ve o maça da Başbakan olarak gidiyorsa o zaman, Başbakan da haklı.
Hem de sonuna kadar.
Ama yine de doğruyu söylemek lazım.
AKP Genel Başkanı ve Fenerbahçeli bir taraftar olarak haksızlık ediyor.
Genel seçimlerin yaklaştığı, Galatasaray kulübü ve futbol taraftarının sancılı olduğu bir dönemde siyasi meta (malzeme) için vakitsiz bir davete icabet edilmemesi gerektiği düşünülmeliydi.
Vatandaşın oylarıyla seçilen ve halktan toplanan vergileri harcama yetkisine sahip Başbakanın o stat için yapmış olduğu emek, her defasında esirgenmeden tekrar edildi.
Olaylar karşısında tekrarlı bir şekilde özür de dilendi.
O zaman düşünmek lazım.
Futbolda ve siyasette vefa var mıdır diye…
Her zaman ve her yerde olmuyor işte…
Ama yine de siz ne derseniz deyin, bu durumdan kazananlar belli.
Galatasaray Kulübü, Türk Sporu, seçim malzemesini en iyi değerlendirmesini bilen partisi ve Genel Başkanı.
Ha, bir de haklı olan Başbakan…
Sizin anlayacağınız, haklı olan haksızlıkların zamanla fayda mı yoksa zarar mı getirebileceğini şimdiden öngörmek çok zor.
Esen kalın, Sevgiyle kalın.