TOMBALADAN ÇIKANLAR- Ender Karaca
“Tombala” dendiği zaman torbadan numaralı pullar çekilerek üzerinde numara yazılı kâğıtlarla oynanan bir talih oyunu akla gelir.
Bu talih oyunu, özellikle yılbaşı gecelerinde aileler arasında hoşça vakit geçirmek için oynanan bir oyun türüdür.
Temel özelliği de “şans” denen faktörün hep ön planda tutulmasıdır.
Başka bir deyişle sizin bu talih oyununda istediğiniz rakam ya da sayılara ait pulların tombala torbasından çıkmasıdır.
Amacı da “tombala” diyerek en büyük ödülü kazanmaktır.
Ancak bazı kişiler var ki “şans” faktörüne bağlı kalarak aynen tombala oyununa benzer bir şekilde torbadan “tombala” diyerek çıktıkları görülmektedir.
Bu kişiler atanmış ya da seçilmiş olabilir.
Önemli olan bunların var olan siyasi ve ekonomik düzene ayak uydurmasıdır.
Demokrasiye geçiş sürecinin henüz başında olan toplumlarda bu özellikler aranır.
Ancak devleti yöneten ve seçimle işbaşına gelen siyasal parti ya da partiler, gelip geçici olmasına karşı, devlet hizmetlerinin kalıcı olduğunu da unutmamak gerekir.
İşte bu durumları iyi bilen ve her zaman saygıyla andığımız devlet adamı İsmet İnönü’nün;
“Biz en çok bilgiye muhtacız. Siyasette ve idarede en zararlı şey, milletler ve toplumlar için onarılması en zor felaket yarım bilgili adamların yetki sahibi olmasıdır”
Şeklinde söylediği bu demeci son derece önemlidir.
Bu görüş ışığı altında konuyu ülkemiz açısından değerlendirirsek;
Özellikle çok partili hayata geçtiğimiz 60 yıldan bu yana gerek atanan gerekse seçilen kişilerden çoğunluğu yeterli bilgi birikimi olmadan, “amiyane tabirle” tombalaya benzer bir şekilde göreve getirilmektedirler.
Bu kişilerde aranan temel özellik o anda iktidarda bulunan siyasal partinin tüm görüşlerine, “harfiyen” uymasıdır.
Her zaman şu görüşü ileri sürerim;
Bir toplumun zenginliği, akıl ve bilimi her zaman ön plana alarak bilinçli bir şekilde eğitilmiş insan gücüyle ölçülür.
Bu gerçeğin ışığı altında ülkemizde yetişmiş nitelikli, kişilikli ve bilgili insanların çoğu etkin bir göreve getirilmediği görülmektedir.
Buna karşı, ağzı laf kalabalığı yapmaktan başka hiçbir hüneri olmayan, belli çevrelere karşı hoş görünen ve etik cesareti az olan kişilere belli görevler verilmektedir.
Bu durum yönetimin verimliliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki;
Tombaladan çıkanlar yerine, eğitilmiş, nitelikli, kişilikli ve bilgili kişilerin özellikle kamu sektöründe etkin görevlere getirilmesi en büyük dileğimizdir.