MEDYANIN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ (2)
Adı ne olursa olsun, ister küreselleşme, ister liberalizm, isterse neo-liberalizm olsun, bu görüşlerin temel amacı, emperyal devletlerin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki sömürü düzenine ait egemenliklerini devam ettirmeleridir.
Bunların başında ulus-devlet niteliklerinin iç ve dış güçlerinde desteği ile toplumda var olan yurttaşlık bilincinin birer birer ortadan kaldırılarak toplumu edilgen (pasif) bir hale getirmeleridir.
Toplumu edilgen bir hale getirmek için de çeşitli yöntemler kullanılır. Bunların başında medya gelmektedir.
Bilindiği üzere medyanın temel amacı yöneten ve yönetilenler arasında oluşan ya da oluşacak sorunlar üzerinde görüş bildirerek toplumu bilgilendirmeleridir.
Yönetilenlerin de medya aracılığı ile toplumu bilgilendirmeleri, halkla ilişkiler, propaganda ve duyurma gibi çeşitli etkinlikler kullanılarak yapılır.
Bu kavramlardan halkla ilişkiler yalnız bilgi verme işleminin yanında toplumda onay yaratmaya yönelik bir yönetim felsefesi ve yönetsel işlevdir.
Propaganda ise dikkatleri belli konulara çekilmesine yönelik bir etkileme aracı olup, karizma yaratmaya, karşılıklı anlayış yerine kesin kabulün sağlanmasına yöneliktir.
Burada kimi zaman gerçekler saptırılarak, doğrular yanlı bir şekilde dengesiz olarak topluma sunulmasıdır.
Duyurmaya gelince, bu kavram amaçlı bilgi verme olup, belli bir gurubun dikkatini çekmektedir.
Duyurma sürekli kuruluşun yararına olup, tek yönlüdür.
Kitle psikolojini de dikkate alarak bu tür etkinliklerin toplum üzerindeki etkilerini incelemeden önce, bazı medya sahipleri öncelikle bu uğraş alanının dışına çıkılarak çok büyük ticari etkinliklerle uğraştığı, bu nedenle yaşanan olaylar üzerinde neden-sonuç ilişkisi kurarak konuyu bilimsel yöntemlerle açıklayacağı yerde çoğu kez yönetenlerin istekleri doğrultusunda ve tek yönlü olarak hareket ettikleri görülmektedir.
Örneğin; Gerçek yaşamla ilgisi olmayan TV. dizileri… vur patlasın, çal oynasın örneği eğlence programları… futbol maçlarının bitiminde televizyon görüntüleri üzerinde etkili ve yetkili kişilerin saatlerce süren yorumları… toplumun anlık duygularını sürekli istismar ederek yapılan bazı programlar üzerinde izleme oranını artırarak ticari kazançlar sağlamaları… nice yeteneksiz kişilerin tv ekranlarında sanatçı hüviyetinde boy göstererek sanatını(!) icra etmeleri… tv haber bültenlerinin magazinleştirerek halka sunulması… akıl ve bilimi esas alarak toplumu bilinçlendirecek yerde olaylara dinsel açıdan bakılarak çıkar gruplarınca olaylar üzerinde yorum yaptıkları görülmektedir.
Gerek yazılı basında, gerek tv kanallarında gösterilen bu ve buna benzer programlar çoğaltılabilir.
Burada önemli olan bu tip programların tek yönlü ve toplumun istekleri dışında sunulmasıdır.
Bu durum demokratikleşme sürecinin henüz aşamasında olan toplumun bilinçlenmesini engellemektedir.
Bunun için tüm kitle örgütlerinin akıl ve bilimi esas alarak zaman geçirmeden yüce Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda harekete geçmeleri gerekmektedir.
Bu makalem 25 Eylül 2007 tarihinde Mahmutlar Post Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Konunun önemi nedeniyle ve toplumu bilgilendirmek amacıyla bu makalemin tekrar yayınlanmasında fayda görmekteyim.