HIRSIZ
Anne penguen deniz kenarına doğru yürüyerek, yeni yavrular çıkacak yumurtalar için taş taşımaya başlıyor.
Uzun bir yolculuğun ardından ilk taşı getirip yuvanın inşasına başlıyor.
Sonra bir daha, bir daha.
Yarım saatlik her yolculuktan sonra, yuva yavaş yavaş şekilleniyor.
Köşede bekleyen bir başka anne ise kendi yuvasını kurmanın peşinde ama çalışarak değil, çalarak.
Komşulari her taş getirme yuvayı boş bıraktığı için, bizim sütü bozuk penguene gün doğuyor. Onlar taşıyor, bizimki çalıyor.
Uzun bir süre sonra helal süt emen penguen işe uyanıyor.
Ve “Benim hakkımı yiyemezsin” kavgası başlıyor.
Başka bir yerde, ormanın derinliklerinden yuvası için çer çöp taşıyan bir dişi kuş.
Ağzında bir dal parçasıyla gelip yuvayı şekillendirmeye çalışıyor.
Bir iki derken komşu dişi kuş giriyor devreye.
O getiriyor bizimki çalıp yuvasına koyuyor.
Git geller çoğalıyor ama yuva bir türlü yükselmiyor, iş ilerlemiyor.
Bir dala saklanıp bekliyor işçi kuş, hırsız kuş geliyor ve inşaattan malzeme çalmaya devam ediyor.
Dişi kuş yuvasını savunuyor ve hırsız kuşu kovalıyor.
Sayıca çok üstün olan bir karınca kolonisi, sayıca az olan başka bir koloninin etrafını sarıyor. Bir süre sonra zayıf olan kaybediyor.
Esir edilen karıncalar, esir alanlar tarafından yuva inşaatında karın tokluğuna çalıştırılıyor. Hayatın her evresinde insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da büyük bir kazanma hırsı mevcut. Güçlü olan hayatta kalırken, zayıf olan kaybediyor.
Hayatımızdaki kuralları yada kuralsızlığı biz mi hayvanlardan öğrendik, hayvanlar mı bizden öğrendi?
Bilemiyorum.
Ama en basit kural şu; elindekini ve sana ait olanı koruyacaksın.
Aileni, beldeni, ülkeni yani vatanını koruyacaksın.
Sen adaletli olacaksın ama düşmanından bunu beklemeyeceksin.
Tahterevallinin hep yükselen yerinde olduğunda, yerdekine tepeden bakmayacaksın.
Çünkü o indiğinde, sen düşersin ki, kimsede çıkarı olmadan kimseyi göğe çıkarmaz.