PÜSKÜLLÜ
Averof Yunanlıların ünlü zırhlısıydı, İstanbul’a geldiğinde Rumlar büyük bir sevinçle karşılayıp sabahlara kadar eğlence yaptılar.
Tarihçisin ya; 13 Kasım 1918 yılını sen yine sevdalısı olduğun Yunan tarihinden oku..!
Ege kıyılarına çıktıklarında ilk olarak müftüleri kendi adamlarıyla değiştirdiler.
Cuma ve Bayram namazlarında camilere atlarının gübrelerini sererek cemaate yaptıkları işkenceler katlanacak gibi değildi.
Hoşuna mı gitti püsküllü?
Şehir meydanında toplanan askerlerin en büyük zevki genç Türk kızlarının şalvarlarına kedi koyup oynatmaktı…
İşgal ettikleri hemen her şehirde tüm evleri yağmaladılar.
Ekinleri ve ormanları yakıp, köylülerin hayvanlarını gasp ettiler.
İzmir düştükten sonra Urla, Çeşme, Torbalı ve Menemen işgal edildi. Bu bölgede ki askeri birliklerin elinde bulunan tüm silahlar işgal ordusuna teslim edildi.
Mondros Anlaşması 13 maddesine göre: Askeri, ticari ve deniz malzemelerinin tahrip edilmesinin önüne geçilecektir…
Hani Lozan’a giydiriyorsunuz ya. “Keşke Yunan işgalinde kalsaydık” diyen püsküllü zerzevat, Yunanlıların işgal sırasında ki marifetlerini hatırlayalım.
Direnenleri diri diri yakmak.
Ahaliyi meydanda toplayıp dövmek ya da baş aşağı asıp ağzından kan gelene dek işkence etmek.
Daha ileri gidenleri yine baş aşağı asıp dumanla zehirlemek.
Köyleri ve ormanları yakmak.
Cami ve mescitleri tahrip etmek.
Yağma.
Ve tecavüz..
Dünyanın her hangi bir ülkesinde, hiçbir insan bir televizyon kanalına çıkıp düşmanının halkına yaptığı zulmü övmez, övemez..
Hiçbir basın kuruluşu bu tip insanlara bir saniye bile ayırmaz.
Neden bizde oluyor?
Olur. Olacakta…!
İnönü’nün meşhur sözünü hepimiz biliyoruz “Hiçbir millet yoktur ki, içinde bizim kadar hain yetiştirsin!” Normal şartlarda derhal vatana ihanetten dava açılmalıydı.
Bu yayını yapan kanal ve o püsküllü manyağı orada konuşturanlar yargılanmalıydı.
Tık yok.
İnanılmaz bir bilgi kirliliği var.
Okumuyor, araştırmıyor sadece kulak kabartıp her şeye inanıyoruz.
Ülkemiz hep algı operasyonlarıyla dizayn edilip bir beladan diğerine sürükleniyor.
Bir parkta, bir tren yolculuğunda, şehirlerarası otobüslerde elinde kitap olan bir insana dahi rastlamıyorsak, püsküllü panayır halkacılarına “Üstat” der gözümüze baka baka ihanetine hayret bile etmeyiz.. Efendim “cezai ehliyeti yokmuş” Yunan İşgalinden kurtarılan Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde de mi yer yok?