USUL, USUL GEL YAVAŞ; YAVAŞ -Sudi Çandır
Usul, usul olur bu işler. Önce empati yapacaksın, diyeceksin ki acaba bana ne söylense hoşuma gider?
Bundan yola çıkarak politika üreteceksin. Hoşuna gidecek hitap ettiğin kesimin. Sonra çoğalacaksın, çoğalacaksın.
Bir bakmışsın ki geldiğin yeri düşünde görsen hayra yormadığındır.
Gerisi senin karakterine kalmıştır. Padişah ta sensin, kral da, hükümdar da.
Ama yavaş, yavaş, usul, usul olur bu işler.
Önce alıştıracaksın.
Tatlı, tatlı okşayıp güvenini kazanacaksın milletin.
Sonra ufak, aklından geçenleri kabul ettireceksin.
Bir ara canı yanan olursa eğer, hemen hedef şaşırtacaksın.
Örneğin adamın koluna vurmuşsan eğer,” kıyamam gel öpeyim de iyi olsun” diye yanağını okşayacaksın.
Kesin unutur. Hatta teşekkür bile eder.
Vur kafasına iki yarık aç, sonra git krem getirip pansuman yap!
Derki,” Ne iyi adam benim için ilaçlar aldı kendi eliyle pansumanlar yaptı”.
Sorgulamaz, “Sen neden benim kafamı kırdın” demez.
Son eyleme bakarız hep.
Sırtına al adamı, Kargıcak’tan Mahmutlara taşı, hedefe yüz metre kala ayakkabı bağın çözülsün, indirdiğin an küfrü yersin.
Buraya kadar nerden geldik?
Asıl mesele şuydu.
Usul, usul olur bu işler, alıştıra, alıştıra.
Atatürk cumhuriyeti kurana dek kimse bu rejimi bilmiyordu.
Çok büyük zaferler kazanmış, tüm Dünya’ya diz çöktürmüş bir kumandanın kötü bir şey yapmayacağına inanmıştı millet.
Eğer çıkıp ta deseydi ki,”Ben size Cumhuriyet diye bir rejim getiriyorum. Bu rejimde şöyle yaşanacak, böyle giyilecek, böyle harflerle eğitim verilecek”. Bu gün bile hala cumhuriyeti kabul etmekte dokuz doğuran çevreler varken, İnanın o günkü şartlarda kimse bu rejimi kabul etmezdi. Çünkü toplumun ezberi bozuluyor, her şey bir anda değişiyor.
Bundan dolayıdır ki,”Bu işler usul, usul, yavaş, yavaş olur”
Birileri bir şeyleri değiştirirken siz durumu fark etmeyin diye başka tarafa dikkatinizi yoğunlaştırır.
Sonra bir bakmışsınız her şey olup bitmiş.
Uyandığınızda ise vakit çok geçtir.
Bu gün ülkemizde yaşananların özeti budur.
Yedi yıldır bir arpa boyu ilerlemeyen ekonomimizle ilgili tek cümle duydunuz mu hükümetten?
Duyamazsınız.
Bir geçiş dönemi yaşıyoruz.
“Kömür” kadar kara zihniyetin
“ Fasulye” ile gaza gelen şakşakçıları.
Varken,” Duyamazsınız”….