İSYANLARDAYIM
Facebook hesabımda, toplumu ilgilendiren genel konular üzerine “Alanya Şikayet Sayfası” adı altında bir gurup açtım. Hemen aynı gün onlarca şikayet sayfada üyeler tarafından yayınlandı. Ben de derleyerek dosyalar halinde ilgili makamlara açıklamasını yaparak bizzat elden verdim ve yanıtları bekliyorum.
Bu gün (03.10.2013) sabah sayfaya girdiğimde, yakın tanıdığım bir arkadaşımın eklediği şikayeti okudum ve donup kaldım. İnanın bana en az yarım saat kendime gelemedim. Ve şimdi sizinle paylaşacağım konuyu her zaman olduğu gibi büyük fotoğrafın içinde aramaya başladım. Sayfada yayınlanan şikayet aynen şöyle; “Dün, durakta beklerken, elinde 65 yaş kartı olan biri başından geçeni anlattı. Bu kişi az da olsa engeli olan vatandaşımız, hem yaşlı, hem de engelli olması nedeni ile diğer yolcuların yer vermesi ile otobüse en önde binmiş. 65 yaş kartını okutmuş ve sürücü bu kartı görünce, ‘sen niye önce biniyorsun, bekle biraz ücretliler binsin, sonra binersin’ demiş.
İnanamadım, inanmak istemedim. Ancak sürücülerin ücretsiz kartla binen yolculara bakışları gözümün önüne gelince yaşını başını almış adam, ‘niye yalan söylesin’ dedim.
Başkan Doğan Bacak’ın bu konularda ne kadar hassas olduğunu biliyorum ama insanın vicdanı olmayınca başında Doğan başkan gibi biri değil, cehennem zebanisini koysan ne fayda”. (Ercan Mercimek)
Bakınız toplum hangi noktaya getirildi.
Daha rahat anlaşılması için birkaç örnek vermek istiyorum.
1- Herhangi bir bankadan kredi almak isteyen 65 yaş üstü vatandaşa zorunlu sigorta yapılıyor. ‘Neden zorunlu?’ dediğinizde aldığınız cevap: “Efendim siz 65 yaşını doldurmuşsunuz bankamızın aldığı kararı uygulamak zorundayız aksi halde size kredi veremeyiz” deniliyor. Yani “vatandaşa senin ölümün yaklaşmış” denmek isteniyor. Diyelim ki, vatandaş sigorta yapılmasını da kabul ederek, kredi aldı ve bir süre sonra şu yada bu nedenle vefat etti. Bu sefer de sayın banka kırk dereden seksen su getirtiyor varislerine. Çoğu zamanda sigortadan değil, varislerinden alacağını tahsil etme yolunu seçiyor. Vatandaş dilediği kadar sigortadan söz etsin. Aldırış bile edilmiyor ve “git hakkını ara” deniliyor. Bu anlayış içerisinde olan bankaya “senin yaptığın bu usulsüz ve haksız uygulama karşılığında cezan şudur” diyen bir yaptırım maalesef yok. Vatandaş bir kaç yıl süren yargılama sonucunda, dava dosyası şayet sorumlu bir yargıca düşmüşse ancak hakkını alabiliyor. Bunun yanı sıra; şayet her türlü uğraşa rağmen vatandaş borcunu zamanında o bankaya ödeyemezse, vatandaşa TAZYİK CEZASI adı altında 3 ay hapis cezası veriliyor.
2- Sağlıklı toplum yetiştirerek, gerek kalmadı diye kapanış törenleri düzenleyeceğimize, hastalarımız çoğaldı kapasite yetmediği için hastane, yeterli eğitim ve rahat yaşayabileceği, yani milli gelirden payına düşeni vermediğimiz için hızsızımız, arsızımız, namussuzumuz çoğaldığı için kapasite yetersizliğinden hapishane yaptırıyoruz ve sanki iyi bir hizmet yapmış gibi birde utanmadan şaşaalı açılış törenleri düzenliyoruz.
3- Neden 65 yaş üstüne otobüse ücretsiz biniş kartı verilir? Bunun anlamı, sen artık ölmeye yakınsın hiç olmazsa otobüse bari ücretsiz bin demektir. Bu tür uygulamalar insan onurunu zedelediği gibi yaşama sevincini ve kalitesini de düşürür. Bu tür uygulamalar insan onurunu zedeleyicidir yanlıştır. Ayrıca bugün uygulanan ve adına kapitalist sistem dediğimiz sistem de yozlaştırılmıştır. ÖNCE İNSAN olması gerekirken ÖNCE PARA ilk sıraya oturtulmuştur. Halkımızda bu tür ters uygulamaları doğru gibi kanıksamıştır. Siz hem sosyal devletiz diyeceksiniz, hem de sosyal devlet anlayışından uzak uygulamalar yapacaksınız. Ne zamanki; eğitime ve sağlığa ve insanca yaşamı gerektiren paya ayrılan bütçe ilk sıraya yerleştirilir ise daha sonra gelecek nesiller için belki umut ışığı olabilir. Ancak bugünkü uygulamaya baktığımızda Diyanet işleri başkanlığına ayrılan pay neredeyse Sağlığa ve Eğitime ayrılan payın toplamından daha fazla olduğunu görmekteyiz.
O nedenle bu tür uygulamalar devam ettiği sürece ÖNCE PARA, ÖNCE İNSANIN yerini almaya devam edecektir.
İsyan ediyorum, isyannnnnnnnnnn.
Saygılarımla.