NAZIM HİKMET’Lİ GÜNLER
Yaşarken değerini bilemediğimiz dünyaca ünlü ozanımız Nazım Hikmet’li günler 3 Haziran 2013 tarihinden başlamak kaydıyla yurdun çeşitli illerinde ve Moskova’da yapılacak etkinliklerle ölümünün 50. yılında anılacak.
Biz de memleketini yürekten seven ancak bilinen siyasi nedenlerden dolayı ülkesinden uzakta ve 3 Haziran 1963 tarihinde Moskova’da hayatını kaybeden ve mezarı da bu kentte bulunan dünyaca ünlü ozanımızı ölümünün 50. yılında “Türk köylüsü” ve “Onlar” adlı şiirine yer vererek saygıyla anıyoruz.
TÜRK KÖYLÜSÜ
O, topraktan öğrenip kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhattır;
Keremdir
ve Keloğlandır…
Yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
kahpe felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yar sever
el alır,
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu…
O “Yunusu biçaredir”
”Baştan ayağa yaredir”,
Ağu içer su yerine.
Fakat bir kere bir dert anlıyan düşmesin önlerine
ve bir kere vakt erişip
-Gayrık yeter!-
demesinler.
Ve bir kere dediler mi,
“İsrafil surunu urur,
mahlukat yerinde durur!”
toprağın kalbi başlar
onun nabızlarında atmağa.
Ne kendi nefsini korur
ne düşmanı kayırır,
“Dağları yırtıp ayırır
Kayaları kesip yol eyler abuhayat akıtmağa”
NAZIM HİKMET
ONLAR
Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak, cesur, cahil hakim ve çocukturlar
ve kahreden yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
Onlar ki uyup hainin iğvasına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice mürtede hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve mevsimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
Demir, kömür ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda ve zulüm ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının,
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir sabah vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından
onlar ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.
En bilgin aynalara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
Asırda onlar yendi, onlar yenildi.
Çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur, denildi.
NAZIM HİKMET