SİYASAL PARTİLERDE LİDERLİK SULTASI
Demokrasi kültürünün henüz yerleşmediği toplumlar da toplumun sözümona bilinçlendirilmesi için bazı liderler ortaya çıkarak o toplumu yönlendirmeye çalışırlar ve bunda da başarılı olurlar.
Özellikle o toplumu yönlendiriken de “otokratik” bir yönetim modelinide her zaman ön planda tutarlar.
Bu durumun ortaya çıkabilmesi için o toplumun genel özelliğini o liderin bilmesi yeterli olabilir.
İşte bu durumu bilen bazı liderler siyasete soyunduğu zaman örneğin; “ nabza göre şerbet vererek” o toplumun tutum ve davranışlarını kendi lehine çevirir ve siyaset de başarı sağlayarak uzun müddet siyaset sahnesinde kalırlar.
Kalabilmesi içinde varolan bazı yasaların örneğin; Siyasal Partiler Yasası ile Seçim Yasasını günün değişen koşullarına göre yeniden düzenlenmesi yerine yine aynı şekilde kalmasını isterler.
Çünkü, herhangi bir siyasal partinin lideri genel seçimlere katılıp bunda da başarı sağlarsa artık o partinin başkanı olarak uzun yıllar o partinin başında kalabilir.
Daha doğrusu o partinin lideri olarak ona danışılmadan herhengi bir işlem yapılamaz.
Bu ne demektir?
Bu o parti başkanının sultası(otoritesi) altında yine o partinin yönetilmesi demektir.
Bunun örnekleri çok partili hayata geçtiğimiz yıldan bu güne kadar görmekteyiz.
Örneğin; aday olacak milletvekilleri herhangi bir seçim yapılmadan o parti başkanının uygun görüşüyle seçilir.
Daha doğrusu tek seçici o parti başkanıdır.
Bu ne demektir?
Bu da milletvekili seçilip Meclise girdiği takdirde kendilerine bu olanağı sağlayan o parti başkanına her zaman minnet duyulması ;
Daha doğrusu verilen bu örnekle “biat”kültürünün o toplumda ve o siyasal partide var olması demektir.
Esasında demokrasi kültürünün yerleştiği toplumlarda bir siyasal partinin lideri uzun yıllar bu görevde kalamaz.
Seçime katılır , kaybettiği takdirde siyaset sahnesinden hemen çekilir.
Ama bizim toplumda bu durum farklıdır.
Bir parti başkanı seçime katılıp seçimi kazansa da kaybetse de o partinin başında kalır.
Bunun örneklerini siyaset sahnesinde görmekteyiz.
Diyelim ki, o parti “temsilde adalet” prensibine aykırı bir şekilde düzenlenen Seçim Yasasına göre Meclise girerek “grup” kurdu.
İşte burada o partiye lider sultası egemen olur.
Çünkü tüm olanaklar o parti başkanına verilmiştir.
Bu durum bir yönde demokrasinin gelişmesini de engeller.
Esasında gerek Siyasal Partiler Yasasında gerekse Seçim Yasasında toplumsal bir mütabakat sağlayarak liderlik sultasının ortadan kaldırılması henüz emekleme aşamasında olan demokrasi kültürümüzün gelişmesinide sağlayabilir.
Örneğin; “Bir parti başkanı en fazla iki dönem o partinin başında kalabilir” şeklinde bir öneri getirilebilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki;
Parlementer sistemin temeli olan “temsilde adalet’in” sağlanması için alınacak başka önlemlerin yanında siyasal partilerde ki liderlik sultasının bir an önce ortadan kaldırılması yerinde olur görüşündeyiz.