1. Haberler
  2. Güncel
  3. ZİL ŞAL VE GÜL

ZİL ŞAL VE GÜL

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bizde Urfa’da Göbeklitepe’nin onlarda Yucatan’da Hoyo Negro mağarasının dibinde Naia’nın kafatasının bulunmasıyla ezberler bozuldu.

Bilinen ilk yerleşim düzenin 12-13 bin yıl geriye gitmesine sebep Türkiye ve Amerika’dır.

O kıtada bulunan kemiklerin incelenmesi sonucu erkeklerin yüzde kırkının kafataslarının çatlak olduğu ortaya çıktı.

Bu tespit İspanyolların gelmesinden önce bile orada yaşayan ırkın kavgacı ve sert olduğunu gösterir.

Tarihin çok ön plana çıkarmadığı bugün bile sıcakkanlı insanlar olarak bildiğimiz İspanyollar dünyadaki değişimin fitilini ateşlemiştir.

Amerika’nın keşfi, Kızılderililerin, Endülüs medeniyetinin yok edilmesi onların marifetidir. Granada ve Cordoba Endülüs’ün iki önemli merkezidir.

Bugün ise Cordoba (Kurtuba) Seat’ın bir modeli olarak yollarımızda, Granada (Gırnata) ise klarnet olarak dudaklarımızda ‘zil, şal ve gül) şarkısıyla yaşamaktadır.

Amerika 1783 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir, Osmanlı uzun süre Amerika’yı devlet olarak tanımamıştı.

Amerika ile Osmanlı ilişkileri 9 Kasım 1800 yılında George Washington firkateyninin İstanbul’a gelişiyle başladı. “Geliş o geliş” diyebiliriz.

1830 yılında iki ülke arasında Ticaret ve Seyri Sefain Antlaşması imzalanmıştır. Osmanlı ile ABD arasında ki ilişkiler; Amerika’nın Almanya’ya savaş ilan ettiği dönemde bile Osmanlı Almanya’nın tüm baskılarına rağmen sadece diplomatik ilişkilerini kesmiş bunun ilişkileri etkilemeyeceğine dair dair teminat vermiştir.

1918 yılı Ocak ayına gelindiğinde Başkan Wilson’un 14 noktası açıklanmıştır.

Almanya’nın barış istemesiyle birlikte Wilson’un14 noktasının kararlarının uygulanması ABD tarafından peşinen kabul edildiği ilan edilmiştir.

Bunlardan en önemlileri; Boğazlar ve İstanbul Milletler Cemiyeti mandasına devredilecek, Rum çoğunluğa sahip kıyıların Yunanlılara verilmesi, Akdeniz’e kıyısı olan bir Ermenistan kurulması ve bu devleti İngilizlerin koruması.

Neticede tüm bu dayatmaları her türlü imkânsızlığa rağmen yırtıp atmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuşuz.

Amerika’nın ve emperyalist güçlerin en büyük silahı hedefinde ki ülkenin etnik yapısıdır. Azınlıklara pompaladığı özerklik, özgürlük, devlet kurma vaadi taban bulduğunda o ülke paramparça edilir. (Böl parçala yönet)

Bunun son örneği ise Suriye olmuştur, her ne kadar taraflar Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsetse de.

Yine başa dönecek olursak; Kurtuluş savaşımızla birlikte Amerika’ya kapanan kapılar Atatürk’ün ölümünden sonrada devam etmiştir.

İkinci dünya savaşının ardından İnönü’nün son dönemlerinde kapılar aralanmaya başlamış, Menderes döneminde ardına kadar açılmıştır.

1974 Kıbrıs harekâtının ardından gelen ambargolar sebebiyle bir miktar kendimize gelmişiz ancak 12 Eylül ihtilalını yapanlar Amerika’nın bugüne dair planlarını uygulayacak olanların önünden kapıyı kaldırmıştır.

İçinden geçtiğimiz bu zor dönem Suriye politikamızın ‘Uydum imama’ mantığıyla şekillenmesinden kaynaklanmaktadır.

Suriye’den sonraki hedef aşağı yukarı bilinmektedir.

Bizlere düşen Trump’ın attığı her Twite, yaptığı her tehdide topyekûn karşı çıkmak, birlik ve beraberlik içinde olmak ve kenetlenmektir.

Siyasilere düşen görev ise daha fazla oy uğruna halkı ötekileştirip birbirlerine düşürmemektir. Çünkü birbirlerini yiyenler çabuk yem olurlar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!