YERELDE MODEL
Bir kentte yaşayanların ortak menfaatleri doğrultusunda karşılıklı ihtiyaçlarının kendilerine ait meselelerin ve yaşamsal konularının devletin kanunla belirlediği sınırlar ve sorumluluklar çerçevesinde, seçmiş oldukları vekiller sayesinde çözümlenmesine yönelik yapılaşmaya “Belediye” denir.
Kural, yol, yöntem belli. Aslında ta ortaçağdan başlayan belediyecilik sistemi uzun yıllar boyunca bir türlü rayına oturtulup verimli olarak kullanılamamış.
Ülkeler zamanla kendi model ve yönetimlerine uygun belediyecilik sistemlerini benimseyip bugünkü yapılaşmayı sağlayabilmişler.
Dünyadaki Belediyecilik ekollerine baktığımızda öne çıkan örneklerin devletin sistemleriyle örtüşür olduğunu görürüz.
Eski Yunan ve Roma ekolünün temelinde gelişen kurumsal sistemin Avrupa’nın ve Fransız sanayi devriminin ardından farklı uygulama biçimlerine ve içerik olarak değişkenliklere sahip olsa da amacı ortaktır.
O kenti yaşananlarıyla düzen ve intizama sokmak ve yaşayanlara en uygun yaşam koşullarını sağlamaktır.
Dünyada ki başlıca Belediyecilik ekolleri; Federal Belediyecilik (Almanya, Amerika) Üniter Belediyecilik ( İngiltere, Japonya, Sosyalist Belediyecilik, Fransız ekolü Belediyecilik. İslami Belediyecilik.
Bizde ise durum çok farklı; tüm bu sistemlerin bölge bölge siyasi partilerin dünya görüşlerine göre değişkenlik gösterdiğini, Üniter yapıya uygun bir Belediyeciliğin sistem gereği uygulanması gerekirken, Büyükşehir uygulaması ve İl Belediyeciliğinin farklı sistemler olarak uygulandığını görmekteyiz.
İşin en ilginç olanı ise; Dünya’da uygulanan tüm Belediyecilik sistemlerinin ülkemizde yer yer hakim olduğunu görmekteyiz.
Bizde ne ararsan var, hangi sistemi sorarsan var.
Komünist belediyecilik, İslami belediyecilik, İsrail tipi, ABD ve Fransız tipi tüm modeller uygulanıyor.
CHP Belediyeciliği farklı, AKP, MHP, Saadet, HDP Belediyeciliği farklı, kim seçilirse o kendi ideolojisini yönetim tarzı olarak uyguluyor.
5 yıl sonra seçilemediğinde ise ‘sistem veya yöntem’ yerine gelene göre yapılandırılıyor. Belediyeler ideolojik olarak yönetilen kurumlar haline geliyor.
Çalışanlar içinde en tedirgin grup Belediyelerde çalışanlardır.
Yönetimde olanların bir şekilde politize ettiği personeller, bir yönetim değişikliğinde işlerini kaybetmekle baş başa kalabiliyorlar.
Sistem oturana, yeni personel işine alışana dek bunun sıkıntılarını halk yaşıyor.
Sadece sistemin uygulanması noktasında değil, sistemin başına gelmek için denenen yol ve yöntem de sıkıntılı.
Bir Belediye Başkanının maaşı aşağı yukarı bellidir, aday olanların kazanmaları halinde devletten 5 yılda alacakları rakam ile seçim çalışmalarında ki harcamaları arasında uçurum vardır.
Bu sistemin sorgulanması ve bir sınır getirilmesi gerekmektedir.
En basit hesapla aylık 10 bin TL maaş alacak olan başkanlar 5 yılda en fazla 600 bin TL para kazanırken, 600 bin lira para kazanmak için 5-10 milyon lirayı neden harcarlar?
Dünya’da birçok Belediyecilik ekolü var, bizde seçimden önce uygulanan ekol “Alman” seçimden sonra ise “Alırım” Hesap ortada değil mi?