YEREL YÖNETİMLER

Yerel seçimler yaklaştıkça basınımız, yöre halkının gönlündeki “yerel yönetici” portresini çizmeye çalışıyor. Kimi halkımız “partim kimi aday gösterirse” diyor. Kimisi, “benim için kişiler önemlidir” diyor. Ama herkesin ortak görüşü “iyi hizmet” noktasında birleşiyor.
Her konuda olduğu gibi, yerel yönetimler konusunda da alışa geldiğimiz kalıplaşmış düşünce duvarına çakılıp kalıyoruz.
Yaşanılan yöreye birinci elden hizmet sunan yerel yönetimler, çok daha üst düzeyde düşünülmeli ve ona göre yapılandırılmalıdır.
-Yerel yönetimlerin “çalışma esas ve usulleri” nelerdir?
-Nasıl çalışır?
-Belediye Meclislerinin görevleri nelerdir?
-Belediye Başkanının yetkileri nereye kadardır?
-Devlet otoritesinin (ita amiri) emrinde olan halk iradesi (yerel yönetimler) ne kadar bağımsızdır?
-Bu uygulama demokratik yapılanmaya uygun mudur?
-Bu günkü yerel yönetim anlayışı, gerçek yerel yönetim anlayışı ile örtüşüyor mu?
Gibi daha birçok soru, kalıplaşmış düşünce duvarlarımızın içerisinde kalıyor.
-Demokrasilerde “halk iradesi” nedir?
-Yanıt; halkın egemenliğidir.
-Peki, yerel yöneticileri ve meclislerini temsilci olarak halk seçmiyor mu?
-Seçiyor.
-O halde yerel yönetimler bağımsız olmalı mıdır?
-Evet ve halkın denetimine verilmelidir.
Bizde uygulanmakta olan Belediyecilik anlayışı da apayrı bir konudur. Belediye Meclisinin gündemine gelen bir konu, halkın yararına da olsa, bazen engellendiğini görürüz. Çoğu zaman halka hizmet şöyle dursun, partizanlık alabildiğine baskındır. Öneri, Başkandan yada muhalif bir guruptan gelmiş ise,  sadece onları yıpratmak amacıyla, meclis oylamasında çoğunluğa hakim gurup tarafından çeşitli gerekçelerle engellenir. Bazen bunun tam tersi de olabilir. Belediye Meclisleri çoğu zaman üretken olmayıp; yönetimin getireceği öneriler üzerinden değerlendirme yaparlar. Bazı konular da rutinlik kazanmıştır, hiç tartışılmadan imzaya açılır. Kimileri de bulundukları yeri, yakınlarını kollama veya onlara daha iyi olanaklar sağlamak için kullanmaktan çekinmezler. Belediyenin kaynaklarına katkı sağlayacak proje üretenlere nadiren rastlanır.
Şimdi asıl konumuza dönelim.
Başkan ve Meclis Üyeleri seçimle geldikleri için halka hizmet noktasında çok önemlidirler. Başkan ve üyeler seçilene kadar bir siyasi partinin kimliğini taşıyabilir. “Ancak, seçildikten sonra tüm halkı temsil etmelidir”. Başarı ya da başarısızlık işte bu cümlenin içerisindedir.
Bu görevlere talipli olan kişiler; halkla ilişkiler başta olmak üzere, şehircilik, yörenin öncelikli sorunları, bölge kalkınma planları, çevre, sağlık, eğitim, kültür, turizm, spor aktiviteleri, tarım, hayvancılık, sanayi sektörleri, insan kaynakları, yöreye has özellikler, halkın gelenek ve görenekleri gibi daha birçok konuda yeterli donanıma ve üretkenliğe ve ülkenin genel politikası konularında da yeterli donanıma sahip olmalıdırlar.
Bütün bunlara ek olarak, halka hizmet için var olduklarını söyleyen siyasi partilerimize de bu noktada büyük görevler düşmektedir.  Seçimi kazanmak adına “hatırlı kişileri” değil de, “bilge kişileri” tercih ederek,  yörenin genel yapılanmasına olumlu katkılar sağlamayı hedeflemelidirler.
İşte bu düşünce doğrultusunda meydana çıkacak oluşum, o yörenin tüm sorunlarını en kısa zamanda çözülecektir.
Saygılarımla.