YAŞAM ALANI NERESİDİR
Birkaç gündür; gerek sosyal medya, gerekse yandaş olmayan yazılı yahut görüntülü medyada Artvin ilimizde yapılan ağaç katliamı nedeniyle ” kızılca kıyamet” kopuyor.
Kopuyor da kimin umurunda?
Siyasi İrade bu alana kulaklarını tıkamış adeta.
HES projesi nedeniyle Artvin dağlarında çam ormanları katliamı devam ederken, yapılan hafriyat nedeniyle de yuvarlanan kayalar çam ağaçlarını kırıp sökmektedir.
Gökhan Birben adlı vatandaş da ekranlara çıkıp; “Buralar bizim yaşam alanımız” diyor.
İddiasına göre de Orman ve Su Bakanı’da bu tür kişilere “aptal” diye hitap ediyormuş.
Bir ben de rezaleti göstererek haykırıyor.
Ama kanım odur ki başta Siyasi İrade olmak kaydıyla tüm etkin, yetkin ve seçkin kişiler işledikleri suçu bilmedikleri gibi, vatandaş ta ve özellikle yandaşlar da bu hukuksuzluğu görmemezden gelmekte ve belki muhalefet edenleri hakir/kötü görmektedirler.
Ama uluslar arası hukuk böyle demiyor:
Azınlığın yaşadığı coğrafyanın Korunması: “……..Finlandiya’nın kuzeyinde yaşayan Saami gurubunca İnsan Hakları Komitesi önüne götürülen bir gurup başvurunun konusu da, Fin hükümetinin özel bir şirket ile anlaşarak, Saamiler’in yaşadıkları bölgede giriştiği taş ocağı kurma ve çıkartılan taşın sevkiyatı için ormanlık arazinin bir kısmını biçip yol yapmak faaliyetlerinin Saamilerin yaşam alanına müdahale olup olmadığı idi. Başvuruların tümünde taraflar, Saamiler’in Finlandiya’da yaşayan etnik azınlık gurubu olduğu ve ren geyiği besiciliğinin Saami kültürünün ayrılmaz parçası olduğu üzerinde hemfikirdirler. Ne var ki Saamiler’in kültürünün yaşadığı arazi geleneksel olarak gurup tarafından kullanılsa da hukuken hazine arazisi idi ve merkezi Ormancılık Kurulu tarafından yönetiliyordu…..”
Bu konudaki İnsan Hakları Kanunu’nun 27. Maddesi gereğince bu uygulamanın yapılması engellenmiştir. (Barış İçinde Birlikte Yaşamanın Hukuk Zemini. Olgun Akbulut. Oniki levha Yayıncılık.2008. İstanbul. S: 123-124-125)
Bir akademisyen ifadesiyle yazılmış kitapta bunun örnekleri çoktur.
Metinde sözü geçen azınlık ki daha önce sözünü etmiş ve bir halkın azınlık sayılabilmesi için; dil, din yahut etnik yapısı farklı olmalıdır demiştim.
Bölge halkı bu anlamda azınlık sayılabilir. Ama azınlık sayılmasa bile “Siyasi İradeler”in bırakın azınlığa tanınan haklarını, kendi halkına da bunu yapmamalıdır/yapamamalıdır.
Bir başka önemli bir konu ki, ormanların yerli ifade ile Hazine arazisi/devlet arazisi olması da aynı şeylere işaret etmektedir.
Finlandiya’lılar geyik üreticiliği yapmakta ise, bunun karşılığı olarak bölgede nesli tükenmekte olan “boz ayı” yaşamaktadır.
Hiçbir siyasi iradenin bunu görmezden gelme hakkı yoktur.
Adı geçen kitapta bunun örnekleri çoktur
Ağaç kesme,taş ocağı açma bu konuda Dünya’nın her yerinde kötü örnektir. Ama her nedense bunların tamamı Türkiye’mizde de küçümsenmeyecek kadar çoktur.