TÜRKİYE’NİN TERCİHİ VE BAŞARISI…
Eğer 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinin en önemli analiz sonuçlarını değerlendirirsek;
Türk siyasetinde Adalet ve Kalkınma Partisinin üst üste üçüncü dönem ve ilk defa oy oranını sürekli arttırarak iktidar olduğunu,
Türk toplumunun AKP İktidarı tarafından yapılan hizmet ve icraatlarına, milletine vermiş olduğu eşit mesafedeki değere karşılık olarak oyunu verebildiğini,
Birlik ve beraberliğe, siyasal ve ekonomik istikrarın devamına oy verdiğini görebiliriz.
Aynı zamanda, muhalif partilerin sürekli dikte etmiş olduğu kaygı ve endişe iddiası üzerine yapılan politikaların halk tarafından çoğunluk oyunun aynı fikirde olmadığını gösterircesine oyunu verdi…
Bütün bunlar doğru olsa bile, CHP’nin başarısının AKP’nin başarısızlığına bağlı olduğunu apaçık görmüş olduk.
Partilerin bardaklarına baktığımızda AKP’nin tamamına yakınının dolu, CHP’nin yarısının dolu, MHP’nin ise bardakta su olduğunu söylemekle başarı oranını özetlemiş oluruz belki de…
BDP’nin ise, bardağının küçük kaldığını…
CHP’nin açlıktan ölen Kübra’sı ile, halka karşı verilen popülist vaatlerle ülke ekonomisindeki dengenin bozulmasının endişesi bir kenara, inandırıcılığını sağlayamaması, yargı tarafından henüz sonuç verilmeyen sanık durumundaki kişilerin aday gösterilmesi sebeplerin kaynağı olduğu söylenmekte.
Örgütlerin desteklemiş olduğu aday adaylarının gösterilmemesi ve sonuçta halk tarafından karşılık bulmaması en büyük tartışmayı da beraberinde getirmiş oluyordu.
CHP’de sorunun hiçbir zaman bitmediğini hemen herkes bilir. Buna ister ideolojik sebepler, isterse solun birleşme sancısı veya güven bunalımı yaratması gibi nedenler sayabilirsiniz.
Yine seçim akşamından itibaren CHP’nin başarılı olup olmadığı sorgulanmakta…
Cumhuriyet Halk Partisi, Lideri ve yönetimleri; iktidara talip olduğunu seçim arenasında söylediğine göre bana göre başarısız kabul edilir.
İkincisi; bu durum önceki seçim oranlarına bakılarak değerlendirildiğine göre, yapılan seçim sonucu partinin toparlanma safhasına yeni girmeye başladığını, varsa yanlışların düzeltilmesi gerektiğinin görülmesi gereklidir.
Şahsım olarak öncesine dönmeden bir türlü bugüne kadar kabullenmekte zorluk çektiğim Lider değişmeli ya da Liderin kendisini değiştirmesi gerekliliği bende hâkimdir.
Liderlik herkesin yapabileceği kolay bir iş değildir elbet…
CHP’li arkadaşlarımızın ya da Liderinin soruna çözüm noktasında çare bulmak istemiyorsa, o zaman “ CHP, Ana Muhalefet’te olma hedefini tutturmuştur” demekten başka yol kalmamıştır.
Bu bir bakıma Halkımız tarafından verilen bu kararın 1982 anayasasını artık kabul etmediği anlamına da geldiğine göre, o halde Parti Liderlerinin liderlik özelliklerine sahip olan ve yapabilecekleri güçlü önderliklerini göstererek topyekûn tüm toplumu temsil edebilecek medeni ve yeni “Türkiye Cumhuriyeti Anayasa”sının yapılmasıdır.
Türkiye’nin tercihine karşılık vermeyenlerin “Ne ekersen, onu biçersin” sözüne cevapsız kalmadığını da tarih boyu görmüşüzdür.
Aklın yolu bir olduğuna göre hazır sözleri bir kenara bırakıp, siyasetin sorumluluk taşıdığının farkına varılmasının zamanı gelmiş, hatta geciktirilmektedir.
Adalet ve Kalkınma Partisini özellikle kutlamak istiyorum. Seviyeli olma konusunda bütün Liderlerin sınavda kaldığını bilsek de, diğer parti örgütlerinin ve tabanı temsil edenlerin seviyeli, erdemli ve duyarlı oluşlarını da kutlamak gerekiyor.
Tüm Türkiye, dört yıllığına seçimini yapmış ve sandık başına gitme azmini göstererek çoğumuzun farkında bile olmadığı demokrasi ve özgürlük alanında daha yüksekleri hedeflediğinin müjdesini ve başarısını elde etmiştir.
Hepinize sağlıklı ve iyi bir hafta diliyorum.