TEMSİLDE ADALET
Toplumun genel yapısını bilmek kaydıyla kendilerine toplum tarafından toplumu yönetmek üzere verilen bu yetkiyi özellikle Parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde yetkiyi alan kişiler, demokrasinin temeli olan kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin çoğulculuk baz alınarak kullanılmasını sağlayan ancak çoğunlukla karıştırılarak temsilde adalet yönetiminde istikrar prensibini de hiç dikkate almadan ülkeyi yönettikleri görülmektedir.
Bilindiği üzere temsilde adalette baz alınacak temel öge, toplumun temsil etmek üzere parlamentoya seçim yoluyla girecek milletvekillerinin de toplumun her kesimini temsil etme yetkilerine haiz olması gerekmektedir.
Bu koşul oluşması için gerek seçim gerekse siyasal partiler yasasının günün koşullarına göre yeniden düzenlenmesiyle birlikte özellikle ve öncelikle şuanda Türkiye genelinde uygulanmakta olan yüzde 10’luk seçim barajının mutlaka ve mutlaka en aza indirilmesi gerekmektedir.
Hiç unutmam Ekim 1965’de yapılan genel seçimde Türkiye İşçi Partisi uygulanan sistem gereği Türkiye genelinde yüzde 1,5 oy almasına karşı 15 milletvekili çıkartarak TBMM’ne girmişti.
Bu durum demokrasimizin gelişmesi açısından olumlu bir durum yaratmıştı. Çünkü temsilde adalet prensibiyle o zamanki koşullara göre toplumun emek kesimi de parlamentoda temsil ediliyordu.
Bilindiği üzere güçlü bir emek sınıfının oluşmadığı toplumlarda, kişiler kurtarıcı olarak bu sınıfın karşısında olan ve sermaye gücünü elinde bulunduran kişilerin oluşturduğu siyasi partilere yapılan seçimlerde oylarını verdikleri görülmektedir.
Ancak verdikleri oylar karşılığında emek kesiminin sorunları genelde parlamentoda dile getirilmediği gibi bu kesimi de yeri geldiği zaman ayak takımı olarak gördüklerini söyleyebiliriz.
Bir ülkede toplumun her kesimini temsil edebilecek Parlamenter bir sistemin var olması için güçlü bir sermaye sınıfının yanında, güçlü bir emekçi sınıfının o parlamentoda yer alması gerekir.
Bugün ülkemizde yaşanan sıkıntının temelinde güçlü bir emekçi sınıfının olmadığını bunun yanında temsilde adaletin de bu parlamentoda var olduğunu söyleyemeyiz.
Bunun için var olan ilgili yasaların temsilde adalet ilkesine göre yeniden düzenlenmesi gerekir.
Baraj oranının yüzde 10’dan minimum yüzde 3’e indirilmesi, o yerin sorunlarını bilen idealist kişilerin yine o yerden adaylığını koymaları, bir parti başkanını delegeler kanalı ile değil, o partiye kayıtlı tüm üyeler tarafından seçilmesi, bir parti başkanının o partide en fazla iki dönem başkanlık yapması, tabandan gelecek kişilerin yapılacak seçimlerde o siyasi partiden aday olarak gösterilmesi önerilir.
Bunun gibi onlarca öneri verilebilir.
Ancak önemli olan siyasete soyunan kişilerin öncelikle temiz bir sicile sahip olmasıyla birlikte yüce Atatürk’ün ilke ve devrimlerine sözde değil, özde bağlı kalmak ve toplumun her kesimini temsil etmek kaydıyla parlamentoya girmesi gerekmektedir.
Bu makalem bundan tam 10 yıl önce 24 Haziran 2008 tarihinde Mahmutlar Post’ta yayımlandı. Tüm okuyucularımızın bilgilerine sunarız.