TELEVİZYONDA DİZİ FURYASI-Ender Karaca
Gün geçmiyor ki özellikle özel televizyon kanallarında gerçek yaşamdan uzak ve gerçekleri sır eden aynı şekilde izleyenleri de hayal âlemin den öteye götürmeyen televizyon dizileri gösterime giriyor.
Evet, soralım bakalım bu dizileri izleyen vatandaşlara;
– Siz, bu televizyonda gösterilen bu dizilerden kendinize pay mı çıkartıyorsunuz?
– Ya da bu dizilerdeki oyuncuların rol icabı, oynadıkları oyundaki rolü kendi yaşantınızla mı özdeşleştiriyorsunuz?
Bunun gibi onlarca soru bu vatandaşlara sorulabilir.
Öncelikle kendimize şu soruyu soralım.
– Biz, televizyon yapımcıları tarafından gerçek yaşamla hiç ilgisi olmayan bu dizileri neden ilgi ile izliyoruz? Ya da bu diziler bize ne kazandırıyor?
Esasında bize hiçbir şey kazandırmadığı gibi bu dizi furyası toplumu bir yönde pasifize ederek ipe-sapa gelmez hayal mahsulü oyunlarla toplumun dikkatlerini bu dizilere doğru çekiyor.
Ocak 2006’da Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan televizyon dizileri üzerinde yapılan bir araştırmada, bu dizilerin toplumu kaderciliğe yönlendirdiği, sorgulamayan bir insan profili hedeflendiği, aynı şekilde aile içi iletişimi yok ettiği ve bu dizilerin de toplum olarak bizi esir ettiği sonucuna varılmıştı.
Örneğin; yapımcı-yönetmen Abdullah Oğuz’un bu diziler hakkındaki görüşüne göre, halk; karakterleri kendisi ile özleştirdiği, gerçekçiliği hatta bazen hayal etmek, bazen heyecan, bazen ağlamak ya da gülmek istediklerini açıklamıştı.
Ancak, bu diziler yapılırken kaliteye ve kültür seviyesine bakılmadan ortaya garip şeylerin çıktığını halkımızın da yüzde 80’ini kültür seviyesinin düşük olduğu ve ekonomik durumlarının da çok iyi olmadığı için “Gözyaşı döktürecek her şey mubahtır” denilerek TV dizilerinin yapıldığını yönetmen ve tiyatro eğitmeni Yıldırım Yanılmaz, yapılan aynı araştırmada açıklıyordu.
Dizi furyası üzerinde ünlü sinema yönetmen ve senaristi Yavuz Turgul’un da 28 Kasım 2010 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Pazar ekindeki bir açıklaması da bir hayli ilgi çekiciydi.
“Dizi furyası tam bir işkence. Bir buçuk saatlik dizi zaten olmaz. Bu süre arsızca reklamcılar ve üreticiler arasında emek sömürüsü ile hırsla sürdürülüyor. Oyuncuların çalışmaya dair tüm keyifleri alınıyor. İzleyicileri aptal sanıp, ne bulursak götürelim mantığı ile iş yapılıyor. Dizilerde zeka yoksunluğu üst boyutta. Amerika ‘ da kanalların yaptığı diziler Hollywood ile yarışıyor. Hem metin hem de görsel olarak çok ciddi emek harcanıyor. Burada ise geleneksel bir ahmaklık var. Her sektör bundan payına düşeni alıyor. Bu, Türk insanının tahümmül gücü mü yoksa zevklerin durduğu bir nokta mı bunu bilemiyorum“
Sayın Yavuz Turgul ‘un bu görüşlerine katılmamak elde değil.
Bizde deriz ki böyle ipe sapa gelmez bu televizyon dizilerinin bir an önce düzeltilmesi konusunda bizzat RTÜK’ün devre edilerek gerekli önlemleri alması artık zorunlu bir hale gelmiştir.