RUSLAR VE TÜRKLER -Rıfat Kıymaz

Çocukluğumdan bilirim Ruslardan nasıl korkutulurduk, en büyük “öcülerden” biriydi onlar. Gençliğimizde komünist rejimi öğrendik. Baskı altındaki inançsız yaşayan bir toplum olarak tanıtıldılar. 60’lı yıllarda solculara komünist damgası vurularak yeni bir akım başlatıldı ve bu Rusya’da komünist rejim yıkılıp bölünerek birçok bağımsız ülkelere ayrılana dek ülkemizde var gücü ile sürdürüldü. Binlerce insan bazen tek tek bazen toplu katliamlar ile bu damga ile yok edildi. Ok şükür o rejimde tarihin sayfalarına yazıldı bitti. Geriye insanların bunlardan alacağı dersler kaldı, birde henüz dinmeyen acılar…
Kısa bir özetle geçmişin girişi yaptıktan sonra günümüze gelmek istedim. Yaşamımız turizmle yatıp kalkıyor, turizme odaklandık. Sebebi de basit, turistik bir bölgede, turistik bir ülkede yaşıyoruz. Turizmdeki her olay bizi etkiliyor. Dünya ticaretinde kasasına anında nakit giren sektörlerin en önemlilerinden biri. 1. sırada akaryakıt satışları var.
Şimdi geldik “Rus Turistlere” Önceleri epey bir yadırgadık. Az az geldiler, arkasından akın akın geldiler. Biraz daha gayret edilirse 1. sıraya oturacaklar. Esnaf sıkıntılı “ya alışveriş etmiyorlar” ya da çok ucuz şeyleri alıyorlar, para bırakmıyorlar” diyorlardı. Aradan geçen zaman birçok şeyi değiştirdi. Turizmi Vur-Kaç zihniyeti ile yürütmeye çalışanlar batıp batıp gittiler. Esnaf zihniyeti ile görenler ise ayakta kaldı. Ne mi diyorlar şimdi, “Çok Rus turist var akşama kadar bir iki dolar birike birike, çok olmasa da bize bir kazanç bırakıyorlar, sürümden kazanıyoruz buna da şükür”
Hemen yıllar öncesi ve yakın seneler aklıma geldi. İstanbul, İzmir, Antalya, Alanya turizmde gördüğüm yaşadığım dinlediğim yıllar. Turizm sadece turisti getirmek, gezdirmek, yedirip içirmek değildir. Onunla yan yana giden yüzlerce sektör vardır. Alışverişleri, bunların imalatçıları son yıllarda önem kazanan emlak satışları bunlardan sadece birkaçıdır. İşte turizmin ilk yıllarında bütün bunlar ve lisan bilen elemanların azlığı öyle büyük kazançlar getirdi ki turizmdeki 3-5 yıllık kazancıyla dünyalığını yapanlardan bazıları çekildi, bazıları yatırıma girip iyi bir politika izleyerek büyüyüp bugüne geldi. Bunu yapamayanlar çar-çur edenler kaybolup gitti. Şimdi “neydi o günler” deyip o bol kazançlı günlerin hayalini yaşayanlar da çoğunlukta. Her çıkışın bir inişi vardır. Bunu unutmayalım ve planlarımızı ona göre yapalım. Bana göre her devir ve her dönemde “şükredenler” “ayağını yorganına göre uzatanlar”, “har vurup harman sallamayanlar” her zaman ayakta kalırlar. Turizmimiz de layık olduğu seviyede gelişir, insanlarımıza refah getirir.
Bu arada hemen ilave etmek istiyorum; insanlarımızı gelen Rusları daha yakın tanımak imkanı da buldular. Edinilen şu ki; onlar bize daha çok benziyorlar, onlar bize daha yakın,  onlar bizim içimiz gibi, Avrupalılara benzemiyorlar diyorlar.
Hayırlısı olsun, Allah’tan hayırlı bereketli huzurlu nice sezonlar dileğimle