ÖZEL_LİK LE
Haziran 2010 tarihinde o günlerde Genel Kurmay Başkanı olan ve halen Silivri Cezaevi’nde ‘terör örgütü kurmak ve yönetmekten’ tutuklu bulunan İlker Başbuğ ve Başbakan R.Tayyip Erdoğan 9 askerin şehit edilmesinin hemen ardından Gediktepe sınır karakoluna gittiler.
Başbakanın ve Genelkurmay Başkanının siperdeki çömelme resimleri hala hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor.
Başbakan çömelir mi?
Koskoca TSK terör karşısında diz mi çöktü?
Özünde bu tür eleştirilerin odağında Erdoğan vardı ama Başbuğ’da nasibini aldı.
AKP iktidarları döneminde başta Büyükanıt tüm paşalar eleştirildi.
Dünyada demokrasi geleneği oturmuş hiçbir ülkede asker üzerinden siyaset yapılmaz.
ABD Genel Kurmay Başkanına durup dururken hiçbir gazeteci siyasi konularda soru sormaz.
Bizde maalesef durum tam bir felakete dönüşmüştür.
Eskiden askerle yan yana duran iktidar olurken, şimdi askere vuran iktidar oluyor.
Eskiden ülke yönetiminde ‘faktör’ olan TSK şimdilerde ‘aktör’ haline getirilmiştir ki ikisi de demokrasilerde olmaması gerekendir.
İşi ters gidenin ordu üzerinden siyaset yapma geleneğinin artık gündemden çıkarılması lazımdır.
Bir kesimin “dinsiz” dediği ordunun her bireyi de, başka bir kesimin “dik duramadılar” eleştirisine muhatap olan paşalar da bu ülkenin bağrından çıkmıştır.
Birilerinin Büyükanıt’a yaptıklarını başka birilerinin Özel Paşaya yapma hakkı yoktur.
Senin komutanın, benim komutanım düşüncesi çok yanlıştır. Eğer ülkemiz bağımsızlığını ve bu bağımsızlığın sonsuza kadar korunup kollanması görevini TSK’ ya emanet etmişsek, bu görevi aksatacak, kurum bünyesindekilerin moral ve motivasyonunu bozacak açıklamalardan kaçınmak gerektir.
Elbette ki hesap sorulması gereken bir husus varsa gereği yapılmalıdır.
Komuta kademesinin yarısı tutuklanmış, her gün birkaç mensubunu şehit veren, Arap Baharı adlı planın uygulayıcıları tarafından Suriye ile savaşın eşiğine getirilmiş olan ordumuzun üzerine ‘olmasa daha iyiydi’ diye geçiştireceğimiz bir hediyeleşme üzerinden daha fazla gidilmemesi gerekir.
Darbelerde en çok zararı gören ‘ideoloji sahiplerinin’ iktidarı orduyla devirme beklentisi demokrasiyle bağdaşmamaktadır.
Bu alanda harcanacak enerjinin dünyayı ve ülke insanımızın beklentilerini daha iyi analiz etmekte kullanılması siyasi yükselişin en önemli anahtarı olacaktır.
“Geldiğimiz de orduyu lav edeceğiz” diyenlerin ekmeğine yağ sürmemek adına daha sağduyulu olmalıyız.
Kısacası Afyonkarahisar Valisinin gereksiz davranışını orada hayatını kaybeden 25 şehidimizin ve bu olayla ilgili bir suistimal ya da sabotaj olup olmadığı hususundan daha önde tutmamak lazımdır.
Ve en önemlisi bir kurumun başka bir kurumla hediyeleşmesini yasaklamak lazım.
Devlet elini halı örmekten çekeli çok oldu ama bürokratlarının halı değiş tokuşu hala devam ediyor.
Devlet, devleti yönetene, devletin parasıyla hediye vermemeli artık.