OKUMA VE YAZMA KÜLTÜRÜ OLMAYAN KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ
Bazı insanlar var ki, yaşadıkları olaylara karşı tutum ve davranışları farklı olmaktadır.
Farklı olmasının nedenlerinden bazılarını, o insanların farklı bir ortamda yaşamasından, farklı bir ortamda eğitilmesinden, farklı bir ortamda kendilerini geliştirmesinden ileri geldiğini söyleyebiliriz.
Bu farklılık o insanların tutum ve davranışları üzerinden olumsuz bir etki de bırakabilir.
Örneğin;
Bazı insanlar var ki, ağzı laf kalabalığı yapmaktan başka hiçbir hüneri olmayan kişi ya da kişilere karşı, var olan haklarını arayacakları yerde “dut yemiş bülbüle dönmüş“ bir şekilde etrafına melül melül baktıkları,
Bazı inlanlar var ki, yarım yamalak bir eğitim gördükten sonra hasbelkader bir yere geldikleri,
Bazı insanlar var ki, bir iki bilgi kırıntısına güvenip kendilerini bir halt zannederek etrafına sahte gülücüklerle tebessüm ettikleri,
Baz insanlar var ki, kendinden güçlü olan kişilere karşı “kuzu“ gibi kendinden güçsüz olan kişilere karşı da “aslan“ gibi kükredikleri (!),
Bazı insanlar var ki, gününü gün edip yarınını hic düşünmeden “ vurdumduymaz kör ayvaz“ bir şekilde yaşamlarına devam ettikleri,
Bazı insanlar var ki, uyur-gezer olduğu anlarda para lafını duyar duymaz gözlerini fal taşı gibi açtıkları,
Bazı insanlar var ki, yaşamları boyunca hiç sorumluluk almadan kurnaz bir şekilde davranıp sözüm ona etrafına akıl verdikleri,
Bazı insanlar var ki, nokta kadar menfaati için virgül gibi eğildikleri,
Bazı insanlar var ki, durumlarını o andaki ortama göre ayarlayarak bukalemuna benzer bir şekilde renk değiştirerek kendilerini pirüpak olarak tanıttıkları,
Bazı insanlar var ki, ıkıntılı, sıkıntılı bir şekilde hayatları geçtiği halde yine de „vur patlasin çal oynasın“ görüşü doğrultusunda hayata baktıkları,
Bazı insanlar var ki, saman altından su yürüterek ağır başlı pozlara girdikleri ve kendilerini de topluma bu şekilde tanıttıkları görülmektedir.
Verilen bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Açıklanan bu tutum ve davranışlar her toplumda az ya da çok görülebilir.
Burada önemli olan toplum için yararı olmayan bu özelliklerin asgariye indirilmesidir.
Indirilmesi için de o toplumun eğitilerek kültürel yapısının olumlu yönde geliştirilmesine bağlıdır.
Bu durum ancak kitap okuma alışkanlığı sayesinden mümkün olabilir.
Bu konu üzerinden yapılan araştırmalarda bizim toplumun özellikle kitap okuma alışkanlığı yönünden geri kaldığını söyleyebiliriz.
Örneğin;
Bir Japon vatandaşı bir yılda 25 adet kitap okumasına karşı bizim vatandaşın on yılda 1 adet kitap okuduğu saptanmıştır.
Okumayan ve araştırmayan bir toplum yaşanan olayları akıl süzgecinden geçirmeden değerlendirir.
Esasında okuyup gerceği kavrayamayan toplumlarda, kişiler haklarını arayamadığı, gördüğü yanlışlıklara karşı hesap soramadığı, sorgulamaya yetecek bilgi birikiminden ve cesaretten yoksun olduğu, bundan dolayı da ya yaşanan olaylara karşı sessiz kaldığı ya da kaba kuvvete başvurarak çözüm aradığı görülmektedir.
Unutmayalım; bir toplum ancak okuma ve yazma kültürünü benimserse yaşanan olaylara karşı hayır diyebilme bilincine ulaşır ve bu bilinç doğrultusunda insanların tutum ve davranışları olumlu yönde gelişir.
Ayrıca PKK’lı teröristlerce 14 Temmuz’da Diyarbakır’ın dağlık bölgesinde 13 askerimizin şehit edilmesi yüreğimizi dağladı. Bir daha böyle bir olayın yaşanmamasını dileriz.