OKEY
Kahvehane alışkanlığım pek yoktur ama arada bir uğrayıp dostlarımın çayını içerim. Genelde emeklilerin vakit geçirdiği birçok kahvehane var Mahmutlar’da.
Kahvehaneler bizim geleneksel kültürümüzün bir parçasıdır.
Sıkı dostlukların kurulduğu, sosyal ve siyasi olayların çok sesli bir şekilde dile getirildiği, aynı zamanda iddialı okey ve kağıt oyunlarının oynandığı bu mekanların asla modası geçmeyecektir. Toplumda yaygın olan “işsiz güçsüzlerin boşa vakit öldürdüğü yer” tanımlamasına katılmıyorum.
Bir dönem rahmetli Tokat Valisi Recep Yazıcıoğlu’nun projesi Tokat ve ilçelerinde uygulanmaya çalışıldı ama tutmadı.
Yazıcıoğlu o dönem, kahvehanelere kütüphane mecburiyeti getirmiş, okey ve kağıt oyunlarını yasaklamıştı.
Tayini çıkıp gidince her şey eskiye döndü ve bir daha hiçbir vali bu projeye yönelmedi. Kahvehanelerin en çok ziyaret edildiği dönemler seçim zamanlarıdır.
Siyasilerin biri gider, biri gelir ama seçim biter, vekil gider, orada konuşulan dertlerse- devam eder.
Siyasilerin nabzını da en iyi tutan kahvehane sakinleridir.
Bir aday içeri girdiğinde ya hiç ilgi göstermezler ya da her dediğini onaylar başlarından atarlar. Hangi kahvehanenin önünden geçsem mutlaka kıran kırana bir okey oyununa şahit olurum. Son dönemlerde oynanan 102 matematiksel zekayı geliştirip hafızayı diri tutmak adına iyi bir yöntem.
Çok uzun zamandır okey oynamadım.
Sevgili dostlarımın “Kareyi tamamlayalım” ısrarıyla başlayan 102 okey maceramın çok ilginizi çekeceği kanaatinde de değilim.
Vicdan muhasebesinin 102 oyunundan sonra yapılacağı ise asla aklıma gelmezdi.
Arkadaş kafedeyiz. Tiyatro yönetmeni Haldun Kağ, işletmeciler Rabia ve Şengül hanımla kareyi kurduk.
Her oyuna başlarken söylediğim “Beni asla yenemezsiniz” baskısıyla üzerime şimşekleri çekiyorum.
Oyun başlıyor ve gerçekten de benim üstünlüğümle devam ediyor.
Şengül çok iddialı ve benim büyük taş atmamama sinir oluyor.
Gözü tabelada.
Benden beş sayı bile iyi olduğunda çocuklar gibi seviniyor ve başlıyor laf vurmaya.
Ben üst üste bitip arayı açıyorum.
Şengül çifte gidip açıyor akabinde ben bitiyorum.
“70 sayım var” diyor.
Yenip çıkıyorum.
Ertesi gün çay içmek için uğruyorum.
Abi” sana bir şey itiraf edeceğim, sabaha kadar uyuyamadım” diyor.
Ben merak içinde “Ne oldu?” diyorum.
“Ya akşam yattım, gözüme uyku girmedi.
Dün benim sayıma 70 dedim ya!”
“Evet”
“Aslında iki katı yani 150 olacaktı, sizlerin hakkını gasp etmiş oldum, özür dilerim vicdanen çok rahatsız oldum”
Bu yaklaşımdan çok etkilendim.
Keşke devletin tüm kademelerinde Şengül’ler görev yapsa, her bürokratta Şengül’ler vicdanı olsa.
O zaman sizde bizde, sende bende şen gülerdik…