MÜSLÜMAN ÜLKELER NEDEN GÜÇSÜZ?-Sudi Çandır
Günlük sohbetlerimizin, yerel ya da ülke siyasetimizin her zaman iki baş konuğu vardır ki bunlar kesinlikle ABD ve İsrail’dir. Başımıza taş düşse onlardan biliriz. Kimi seçersek seçelim,” ABD’nin uşağı bu kardeşim” deriz.
Peki, durum gerçekten böylemi?
Dünyada yalnızca ve yalnızca 14 milyon Yahudi yaşar. Asya’da beş milyon, Avrupa’da iki milyon, Afrika’da yüz bin, Amerika kıtasında ise yedi milyon kişi.
Başka bir hesapla yüz Müslüman’a bir Yahudi düşmektedir.
Oysa bunun tam aksine Yahudiler Müslümanlardan çok daha güçlüler.
Bu güçleri nereden geliyor diye sordunuz mu hiç?
Bir defa adamlar bilime ve teknolojiye yatırım yapıyorlar. Ne olursa olsun özgür düşüncenin önündeki engelleri yok etmişler. İnançları gereği dünyada maruz kaldıkları hiç bir haksızlığı öbür dünyaya bırakmıyor gereğini yaşarken yapıyorlar.
Filistinli bir çocuk bir askerine zarar vermişse iğnenin deliğinden çıkarıp cezalandırıyorlar.
Dokunulmaz değerleri var. Asla bunu tartışma konusu yaptırmıyorlar. Örneğin, hiç kimse İsrail’in içinden çıkıp ta İsrail’i zor sokacak bir projeyi dile getirmeye cesaret edemez. Sistemlerini kurmuş ve bunu tüm dünyaya kabul ettirmişlerdir. İsrail öz kaynaklarının bir mikronunu bile yabancıya koklatmaz.
Akıllıdırlar. Dünyanın her yerinden toprak alır zora düşmüş ülkelere Yahudi bankerler vasıtasıyla kredi açıp o ülkenin sistemine girerler. Albert Einstein, Sigmund Freud, Karl Marx, Paul Samuelson, Milton Friedman gibi dünyaya mal olmuş isimler Yahudi’dir. İnsanlığa aşı iğnesini, ilk çocuk felci aşısını lösemiye karşı ilacı. Hepatit B aşısını frengiye karşı tedaviyi metabolik sistem rahatsızlıkları, diabet, ilk doğum kontrol hapını, böbrek diyaliz makinesini onlar buldu. Bu buluşlardan Müslümanlarda dâhil tüm insanlık yararlanmaktadır. Bunların yanı sıra: optik lif kabloyu, trafik ışıklarını, paslanmaz çeliği, sesli filmleri, telefon mikrofonunu video kayıt makinesini, ilk mikro-işlem çipini, ilk nükleer zincirleme reaktörünü hep Yahudiler icat etmiştir.
Bir asırlık süre içerisinde bu buluşları sayesinde yüzden fazla Nobel ödülü Yahudi bilim adamlarına verilmiştir. Bir buçuk milyarı geçen Müslüman nüfusun aldığı ödül ise sadece 3 tür.
Onların gücü: Araştırıcı, sorgulayıcı ve yaratıcı eğitimden geliyor. Bizim güçsüzlüğümüz ise yanlış ya da sadece din eksenli eğitimden geliyor. (Oysa Yahudiler bizlerden daha dindardır). Başka bir açıdan bakalım olaya. İslam konferansına üye ülkelerin tümünde 550 üniversite bulunmaktadır.
Bir üniversiteye üç milyon Müslüman düşmektedir. Oysa Sadece ABD’de 5760 üniversite bulunmaktadır.
Müslüman ülkelerdeki üniversite eğitimi %2 iken onlarda bu oran % 40 civarındadır. Müslüman ülkelerin ARGE çalışmaları için ayırdığı kaynak gayri safi milli hâsılalarının binde ikisi iken onlarda %5.
ABD tek başına 12 trilyon dolarlık hizmet üretirken bu rakam Arap ülkelerinde 700 milyar dolar’dır.
Katolik Polonya’nın tek başına ürettiği mal ve hizmet 490 milyar dolar olduğuna göre varın hesabı siz yapın. Hep söylediğim bir söz vardır,” nitelikli azınlık, niteliksiz çoğunluktan daha iyidir”
Bundan dolayıdır ki, hep kandırılıyoruz.
Adamlar akıllı, bizim canımız ciğerimiz diye bağrımıza basıp ilah ilan ettiğimiz birçok başbakan var ya, onlar bile varlığını malum güçlere borçlu. Öyle van minıt, demekle olmuyor bu işler on kez VAN minıt yüz kez tatVAN minıt desen ne olacak yalancının mumu bilimsel gerçeklerle erir giderrrrrrrr…