Modern Zamanların Hastalığı: Erteleme (Procrastination)
SiMa Psikolojik Danışmanlık Merkezi psikologlarından Uzm. Psk. Mahir Efe Falay teknolojinin gelişmesiyle beraber herkesin hayatının hızlandığı, işlerin eskiye göre daha çabuk bitirildiği ve haliyle bolca boş zamanı olabildiği ama buna rağmen nüfusun büyük oranının yaşadığı “erteleme” sorunu veya hastalığı hakkında bilgi verdi.
Uzm. Psk. Mahir Efe Falay söze şöyle başladı “Artık her şeye geçmişe göre daha hızlı erişebiliyorsunuz. Ama ona rağmen pek çok şeyi de değişik nedenlerden dolayı genelde son ana kadar erteliyorsunuz. Erteleyince – o işi ya da işleri yapmaktan o anda “kaçınca” ve çabalamayı “son tarihlere” bırakınca oluşan boşluğu da hobinizle dolduruyorsunuz veya dizi gibi oyun gibi anlık, gelip geçici uğraşlarla dolduruyorsunuz. Yolun sonunda geriye dönüp bakınca da görmekten pek hoşlanmayabileceğiniz “”boş şeyler yığını””, “keşke zamanında yapsaydım” lar görüyorsunuz. Ve bunu sadece bir iki kere veya bir iki yerde değil, tüm hayatlarınıza genelenmiş şekilde yapıyorsunuz.
Bol bol erteleme aynı zamanda yapılması gereken normalde kolayca gerçekleştirilebilecek işlerin günbegün büyümesine neden oluyor. Sonunda da sınav öncesi sabahlayarak ders çalışan öğrencilere veya iş fırsatının kaçmasına veya bitirilmesi için fazla mesaiye kalınan işlere – raporlara veya aranacak kişi aranmadan gitmesi – vefat etmesinden dolayı oluşan burukluğa ve pişmanlığa dönüşüyor. Bunların hepsi de elinizdeki en kıymetli şey olan fizyolojik ve psikolojik sağlığınızdan tüketiyor.”
Açıkça görülen bu kötü tabloya karşı yapılması gerekenleri sorduğumuz Uzm. Psk. Falay şu cevabı verdi:
“Yapılması gereken şey büyülü bir anahtarla gökten inmeyecek. BDT (Bilişsel Davranışsal Psikoloji) akımının ilkelerinden “burada ve şimdi” yi uygulamanız lazım. Öyle ki bir ödevi alır almaz evde tamamlamalısınız. Veya sınavın tarihi açıklanır açıklanmaz çalışmaya başlamalısınız. Veya fırsat görünür görünmez harekete geçmelisiniz. Veya rapor istenir istenmez yazmaya başlamalısınız. Ya da bir kişiyi aramak aklınıza gelir gelmez aramalısınız, düşünceyi soğutmamalısınız.
Bu ilkeyi uygulamak ilk başta korkutucu gelebilir. Çünkü eminim ki hiç aşina olmadığınız bir şey. Ancak unutmayın ki hayat sizi beklemiyor. O yüzden kendinizi zorlayıp en azından sadece bir konuda bu ilkeyi uygulamaya başlarsanız, erken biten ödevler – hızla yazılan raporlar – rahat kafayla bolca çalışılan sınavlar ve “ali tak tak tak yapar işlerini” şeklinde anılmanın yayılması gibi onun faydasını görüp hayatınızın diğer alanlarına da uygulayabilirsiniz.”
Ardından şöyle devam etti “Eğer tüm prensip uygulamaya rağmen yine de erteleme devam ediyor ve yapılması gerekenler yığılıyorsa da çuvaldızı kendinize batırın. Demek ki o iş – ödev – proje – fırsat – kişi vb. bir nedenden sizi itiyor ya da korkutuyor.
Acaba sorumluluk almaktan kaçan bir insan mısınız? Acaba başarılı bir öğrenci – çalışan olmak istemiyor musunuz? Acaba dersleri güç bela geçmek hoşunuza mı gidiyor? Acaba umursamaz aldırmaz bir adam – kadın mısınız? Acaba “kovalama, avdan daha iyidir” felsefesine inanan bir modern çağ Beatnik’i misiniz?
Bu ve bunun gibi pek çok soru işareti gösterir ki her şeyden önce kendinize, içinize bakmalı ve bu ilkenin yolunda gerekiyorsa uzman desteği almaktan kaçınmamalısınız”