MEHMET UĞUZ HOCAMIN SAKALI- Sudi Çandır
Bir hafta önce Barbaros Caddesi üzerinden bisikletiyle geçerken gördüm onu.
Mesafe uzak olduğu için seslenemedim. Ama uzaktan da olsa sakalını fark ettim.
Ne zaman bir arkadaşımı sakal bırakmış şekilde görsem cevabını bildiğim için soru sormazdım ”yüzümü dinlendiriyorum”
Sevgili hocama fırsatını bulup soramadan kendisi sebebini köşe yazısında tüm merak edenlere açıkladı.
Ben 7 derece danışman olarak! ”S&P”, ”Fitch”, ”Moody’s” gibi kuruluşlar benim derece notum üzerinde bir yorum yapmasalar da “ben hocamın verdiği bu nota saygı duyuyorum”.
Yalnız bu not,”on üzerinden mi yedi, yoksa yüz üzerinden mi?
Eğer on üzerindense! “Hocama çok teşekkür ediyorum teveccüh buyurmuş, eğer yüz üzerindense eğitim yaşamında hiç sınıfta kalmadığı halde, emeklilik yaşamında sınıfta kalan ilk yurttaş olarak tarihe geçeceğim demektir.
Eskiler derler ki, “insan insanın avusunu alır”, Hocamın benim yarım sakalıma tam sakalla destek vermesinden dolayı gerçekten çok mutlu oldum.
Kesmeyelim sakalımızı hocam, siz de kesmeyin, ben zaten kesmiyorum.
Mesela Deniz Baykal, Ben şeriat istiyorum diyene dek sakalımı kesmeyeceğim.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, içinden gelerek sevgili vatandaşlarım “Laiklik benim yaşam tarzımdır” diyene dek sakalımı kesmeyeceğim.
Adnan Polat en büyük Fenerbahçe, Aziz Yıldırım, en büyük cim bom diyene dek, Fetullah Gülen Amerika’dan gelene dek,”bende sakalımı kesmeyeceğim”.
BARIŞMAK
Siyasetin olduğu her yerde farklı fikirlerin ve düşüncelerin olması, insanların başka, başka fikirleri “başkalaşmadan” dile getirmesi çok doğaldır.
Bir düşünceyi, fikri, bir zümreyi savunmak, onun yanında olmak(fikren ya da zikren) için ona inanmak gerekiyor.
Bu başaklarının duygu ve düşüncelerine saygı göstererek yapıldığında ise “demokrasi” oluyor.
Demokrasi kişinin tercihini ve dünya görüşünü özgürce sergileyeceği tertemiz bir tuvaldir.
Bu tuvalden çıkan resim ise sizin bakış açınızdır, diye düşünüyorum.
Evet, Sayın Hocam,”İnanın barışıklığın ve dostluğun Dünyaya hâkim olması konusunda aynı fikirdeyiz.
Genelde tercihlerimi kendimle paylaşmayı, bulunduğum görevin ya da yaptığım işin hakkını vermeyi, toplum yararına olan bir hizmette kişisel beklentilerimi sıfırlamayı şiar edinen biriyim.
Elbette ki, düşünen yaşayan nefes alan ve güncel yaşamın içindeki her insan gibi benimde tercihlerim vardır.
Kişiliğine, insanlara yaklaşımına, sıcakkanlı ve pırıl, pırıl yüreğine inandığım Sayın Ali ÇELİK başkanımın yanında olarak bu tercihi en doğru tercih olarak işaretlediğime inanıyorum.
Başka bir konuya daha açıklık getirmek istiyorum. Mahmutlarpost gazetesinde yaklaşık dört yıldır yazan biriyim. Bana en çok şu soru soruluyor; Yazı yazdığın gazete Başkana muhalefet ediyor, sense başkanı destekleyip de nasıl muhalefet bir gazetede yazı yazıyorsun:
Bu sorunun hep karşıma çıkacağını bildiğim için Sayın Başkan ile bu konuyu konuştum.
Ali Çelik’in cevabı,”onun benim gönlümdeki değerini bin kat daha artırdı”.
Demokrasi başkalarının duygu ve düşüncelerine ipotek koymamaktır diye düşünen ben,” alacağım en hoşgörülü yanıtı aldım”.
Sayın Başkan bana,” Hayır sen yıllardır yazıyorsun, bu senin tercihin neden bırakasın? Önemli olan senin topluma doğru bilgi vermen bunu nerede ve nasıl yaptığının hiçbir önemi yoktur”. Diyerek halk adamı sloganının boş olmadığını gösterdi.
Ben bir davaya, bir düşünceye, bir ideale hizmet ediyorsam eğer buradaki derecenin ne olduğu hiç umurumda olmaz.
Önemli olan doğruyu yapabilmektir. İyi ayakkabı boyacısıyla, iyi doktor arasında hiçbir fark yoktur, çünkü ikisi de işini doğru yapıyordur.
Evet, sevgili Öğretmenim, beni sevdiğini biliyorum. İnan bende seni çok ama çok seviyorum. Sakalınız hayırlı olsun öğretmenim. Gökyüzü kadar engin, denizler kadar sonsuz yüreğiniz hep mavi kalsın.
Saygılarımla.