MAHMUTLAR’DA Kİ BİNALARDA ÇIKMA BALKONLARIN KAPATILMASI SORUNU -Ender Karaca

Anımsanacağı üzere bu konuyu yaklaşık 6 ay önce yine bu gazetede dile getirmiştim. 
Ancak unutkan bir yapıda olduğumuz için bu konuyu tekrar ele alıp örnek bir olayla birlikte incelenmesini faydalı görmekteyiz.
Örneğin; Her hangi bir binanın ön veya yanında, inşaat alanı dışında, bahçe mesafesi içinde kalan ve çıkma balkon olarak tabir edilen bu yerlerin kapatılması Danıştay kararı ile kanuna aykırı sayılıyor.
Bu tip balkonlar, camla kapatılsa dahi bahçe mesafesini ihlal edip, inşaat alanını arttırdığı için yasadışı olarak adlandırılıyor.
Bu konuyu örnek bir olayla açıklarsak;
Mülk sahibi, evin yan cephe balkonunu projesine aykırı olarak plastik doğrama ve camekan ile kapatıyor.
Ancak kapatılması ile ilgili yıkım kararı encümence alınıyor.
Bu kez mülk sahibi yapılan bu bölümün yıktırılmasına ilişkin encümen kararının iptali için dava açıyor.
İdari Mahkeme “Söz konusu balkonun kapatılmasını kullanım alanının genişlemesine yol açmadığı, ayrıca plastik doğrama üzerine oturduğu, balkon duvarının projesine uygun olduğu” gerekçesiyle alınan encümen kararını iptal ediyor.
Bu kez konu Danıştay’a intikal ediyor ve Danıştay 6. Dairesi 1998/2582 esas no.lu kararı ile;
“Yan cephedeki balkonun kapatılması aynı zamanda yan bahçe mesafesinin ihlal sonucu doğurması “ nedeniyle ilgili İdari Mahkemesi’nin aldığı bu kararı bozuyor ve balkonda gerçekleşen ilavelerin yıkılmasına karar veriyor.
Gelelim, gömme balkonların durumuna. Bu balkonlar inşaat taban alanından taşmayan ve gömme balkon olarak nitelendirdiğimiz bu kısımların cam ve PVC ile kapatılmasını Danıştay kararına aykırı bulmuyor.
Bu konuyu neden dile getiriyoruz?  Çünkü herhangi bir konut satın aldığımız zaman – özelliğimizden midir nedir?  Bilinmez- hemen kulaktan dolma bir iki bilgi kırıntımıza güvenerek bağımsız bölüm olarak nitelendirdiğimiz dairemizi, Danıştay’ın bu ve bunlara benzer kararlarını hiç dikkate almadan hemen tadilat ve tamiratlara başlıyoruz.
Örneğin; Pencereleri genişleterek kapı yaparız,  kapıları pencere şekline getiririz, çıkma balkonları  da hemen kapatarak oda haline getiririz yada duvarların bir bölümünü yıkarak mutfağa dahil ederiz.
Ancak hiçbir zaman yaptığımız ya da yapacağımız bu gibi tadilat ya da tamiratların ruhsata tabi olup olmadığını hiç düşünmeyiz ve keyfi davranarak “Ben yaptım bu iş oldu” deriz.
Üzerinde durmak istediğimiz esas konuya gelince;
Esasında bizler apartmanlarda oturma ve yaşam koşullarının ne ifade ettiğini,
Başka bir deyişle kiracıda dâhil olmak üzere tüm kat maliklerinin hak ve borçlarının ne olduğunu henüz tam olarak bilmiyoruz.
Bilmediğimiz içinde yapacağımız her hangi bir mesken tadilatında  “bana bir şey olmaz” deriz ama konuyla ilgili olarak cezai yaptırım uygulandığı zaman ne yapacağımızı bilemeyiz.

Exit mobile version