KUR’AN ÖĞRENMENİN ÖNEMİ VE YAZ KURSLARI-Nazif Fethi Yalçınkaya

Allah-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’i insanlığın dünya ve ahiret mutluluğunu temin için hidayet rehberi olarak göndermiştir. Kur’an-ı Kerim Peygamber (s.a.v) Efendimize nasıl indirilmişse hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Onu okumak ve öğretmek bir ibadettir. Namazda Kur’an’dan bazı ayet ve sureleri okumak da farzdır. Cenâb-ı Hakk bu konuda“Rabbin kitabından sana vahyedileni oku” ( Kehf 18/27.) buyurmuştur. Allah Rasûlü (s.a.s.)’de “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve başkalarına öğreteninizdir”(Nevevi, Riyâzüssâlihîn, 2/339 (Hadis no: 997) buyurmuş; bir başka hadis-i şeriflerinde ise “Bir kimsenin Kur’an’dan bir harf okuması bir iyiliktir, her iyiliğe ise on sevap vardır.” ”(Nevevi, Riyâzüssâlihîn, 2/342) buyurarak Kur’an okuyan ya da öğreten kimselerin her harf için on sevap alacaklarını müjdelemiştir.
 Kur’an-ı Kerim insanların yolunu aydınlatan bir nurdur, ışıktır. Nasıl ki bir elektrik lambasının düğmesini açmadıkça çevremiz aydınlanmıyorsa, Kur’an’ı öğrenmedikçe, sayfalarını açıp okumadıkça ve okuduklarımızla amel etmedikçe ondan istifade edemeyiz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Çocuklarınızı şu üç güzel haslet üzere yetiştiriniz: Peygamber sevgisi, Onun ehl-i beytinin sevgisi ve Kur’an (okuma) sevgisi “(Kenzü’l-irfân, 1001 hadis, 179)  Allah Resûlü (s.a.s), Kur’an’la ilgisi olmayan, ondan az da olsa bir bölüm bilmeyen kimseleri şu manidar sözleriyle bildirmiştir: “ Allah’ın Kitabı’ndan içinde bir şey bulunmayan kalp, içinde kimsenin oturmadığı harabe bir ev gibidir.” (Darimî, 2/429) Yani içinde kimsenin oturmadığı, yıllarca terkedilen ve hiçbir güvenliğin olmadığı vîrâne yapılar, nasıl her türlü tehlikeye karşı açık, hırsızların, kaçakların mekânları ise, içinde Kur’ân’ın olmadığı kalpler de böyle harâbe mekânlar gibidir. Bu gibi kimseler emniyetten mahrum, huzurdan uzak, her ân bir endişe içerisinde ve mutsuzdurlar.
21 Haziran pazartesi günü bütün camilerimizde ve Kur’an Kurslarında, yaz Kur’an Kurslarımız başladı. Yaz Kursları, her türlü siyâsî yaklaşımlar bir kenara itilip, halkımızın “Dinini-Kur’ânını öğrensin.” diye çocukların büyük bir içtenlik ve katılımla mahalle camilerine göndermeleri ile gerçekleşen çok ciddî bir faaliyettir. Ülkemizde her Müslüman aile, hem çocuğunun normal okuluna devam etmesini hem de yazları devam edeceği yaz kurslarında çocuklarının Kur’anını öğrenmesini, namazını-niyazını bilmesini, temel dini bilgileri almasını büyüdüğünde namazlı-niyazlı bir insan olmasını, hiç olmazsa Cumalara gitmesini ister, arzu eder. İnsanımızın özellikle günümüzde, bu konuda ciddî arayışlar içinde olduğunu görüyoruz. Şu denebilir ki toplum bir yandan çocuğunun iyi bir Müslüman olarak yetişmesini, diğer yandan da her türlü siyasî kaygıdan uzak olarak bunu sağlamak istiyor. Bu açıdan bakıldığında yaz kurslarının önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Çocuklarımıza Kur’an öğretmek için bu fırsatı iyi değerlendirelim. Bu konuda anne-babalara büyük görevler düşmektedir. 1. Her şeyden önce evlatlarımıza dinini ve Kitabını öğretmeyi, asli vazifemiz bilip, onların Kur’an öğrenmesi gerektiğine samimiyetle inanmalıyız. Çünkü bu sorumluluk ana-babaya aittir.
2. Yavrularımızın dünya hayatlarını kazanmalarını düşündüğümüz kadar, kamil bir mü’min olmalarını ve  ahretteki ebedi mutluluğu kazanmalarını da düşünmek zorundayız.
3. Gazete okumaya, televizyon seyretmeye ayırdığımız vaktin hiç olmazsa bir kısmını Kur’an’ı okuyup öğrenmeye, anlamaya ve öğretmeye de ayırmalıyız. Çocuklarımızın ellerinden tutup bizzat hocasına götürmeli ve derslerini takip etmeliyiz.Böylece Peygamber Efendimiz (s.a.s.) in müjdesine kavuşmuş olalım.” Kim Kur’anı okur ve onun içindekiyle amel ederse kıyamet günü o kimsenin anne ve babasına, ışığı dünya evlerine gelen güneş ışığından daha parlak bir taç giydirilir. (Ebû Dâvûd,  Salat, 349)