KORDON BOYU FAYTONLAR

Yılmaz Özdil’in söylediği gibi, İzmir’in havası da, suyu da, huyu da bir başka.
Şehre indiğinizde anlıyorsunuz farklılığı.
Kendi gelenekleri olan bir şehirdir İzmir.
İstanbul’a, Ankara’ya ya da başka bir şehre giden, kendi gelenekleriyle gider de, söz konusu İzmir olunca bu durum tam tersi bir hal alır.
İzmir’e giden, İzmir’e yerleşen oralı olmaya gönüllüdür.
Şehrin her noktasında hayat var.
Yasakları olmayan bu şehirde insanların beklentileri kendilerinden kaynaklanıyor.
Net bir siyasi duruşu ve yapısı var.
Avrupai bir düşüncenin yanı sıra ‘Cumhuriyetin Kalesi’ gibidir refleksleri ile. Kordon boyunda denize karşı kahvaltı yapmanın, demli bir çay ile gevrek yemenin tadı bir başka.
Bundan 10 yıl önce Kordon boyunda ve Konak civarında denizin rengi çamur gibiyken, şimdilerde oltayla balık tutulur hale gelinmiş.
Birkaç yıl içerisinde eski Maviliğini kazanacak gibi. Akşamları tüm mekanlar tıklım tıklım dolu.
Fiyatlar çok ucuz.
Az para ile çok iyi yaşanan bir yer.
Bir dolu Gevreği Martılara attım ama çok komik bir para ödedim.
Kordon boyunca yapılmış parkları dolaştığınızda, her iki adımda Falcılar, seyyar çay satanlar ve bir sürü dilenci.
Dilencilerin ısrarlarından rahatsız olsam da, Mardin’li bir vatandaşımızın demli çayı mükemmeldi. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına yetişemedim.
Çok isterdim o büyük coşkuyu yaşamayı ama anlata anlata bitiremedi dostlarım.
Cumhuriyet deyince altını çizmek gerekiyor.
Semtlerinin adında bile Kurtuluş savaşının izleri var. Bayraklı, Alsancak, Gaziemir,Hürriyet,Kubilay,Kahramanlar,İlkurşun gibi isimler boşuna vermemişler.
Ülkemizde düşman işgali yaşamış olan yerlerin Cumhuriyete bağlılığı daha sağlam.
Acıyı çeken bilir mantığının bir yansımasıdır ‘İzmir’linin Atatürk sevdası’ Yunan işgalinde çekilen acıların izleri hala silinmemiş.
Nesilden nesile aktarılan bu gerçek var olduğu müddetçe ‘aslında kurtuluş savaşı olmamıştır’ diyen zihniyetler İzmir’de avucunu yalar.
Kayseri’den sonra en çok (Çiğdem) çekirdek tüketilen yerdir İzmir. Birine adres sorduğunuzda en küçük ayrıntısına kadar anlatıyor size.
Yabancılık çekmediğim şehirlerin ilk sırasında yer alır.
Türküleriyle, şarkılarıyla ve eşsiz doğasıyla aşık olduğum bir kent.
Duruşuyla ve sahip çıktığı değerlerle gıpta ile baktığım bir şehir.
İnsanlar rahat, dedikodu ve öteleme diye bir şey yok.
Hayatı doyasıya yaşamak için veriliyor tüm uğraşlar.
Ve aslında her yıl bu mevsimlerde İzmir’e kaçmak gerekiyor.
Gelecek yıl buluşmak üzere, Teşekkürler İzmir ve güzel dostlarım.