KÖKTEN ÇÖZÜM ŞART…
Her zaman olduğu gibi Barış ve Demokrasi kavramlarını kirletme gayesiyle provakatif eylemlerin yapılmasını isteyenlerin çabalarını izlemeye devam ediyoruz yine…
1 Eylül Dünya Barış Gününde yapılan gösterilerin barış ile alakası olmayan, aksine bölücü faaliyetlerine alet edici saçmalıktan başkası olmadığını görüyoruz.
Arkadaşlarım bana “çok muhalefetsin” kelimesini çok kullanır.
Bense esasen kendimi “hoşgörülü” ve “çok sabırlı” olarak iddia ederim…
Bu defalık hoşgörüyü bir kenara bırakıp, kısa bir süre sabrımı da taşırıyorum…
Oysaki barış kavramının sağlanabilmesi için barışa giden yol ve niyetin bilinmesi, destek unsurlarının sağlanması için elden gelen her türlü yöntemlerin denenmesi mutlaktır.
Maalesef bu yolda niyet ve yöntemler bilindiği halde aksine hareket edenlerin barıştan başka fikir ve düşüncelerinin olması sonucunda, insanlara nifak sokma başarısını elde etmeye fazlasıyla devam etmektedirler.
“Kol kırılır yen içinde kalır” ve “Bıçak kemiğe dayandı” mantığı ve ortak akıl bir yerden sonra unutulmaya, sonucunda da ülkenin geleceğine zarar vermeye çalışanların sonlarının yakınlaştığını göremeyen acizlerin artık kısa alanda paslaşmaya başladıklarını fark etmek lazımdır.
Ağızlarından barışı ve demokratik hak isteklerini her defasında düşürmezken, her türlü hak ve hürriyete birçok vatandaşımızdan daha çok imkâna sahipken mümkün olmayan istek ve çağrılarda bulunmaları, hazırda olanlarını da kaybettiklerini çok yakında fark edeceklerdir.
Fakat bunu belki de anladıklarında iş işten geçmiş, yaşananları silme ya da hayatı geriye alma şansları kalmamış olacak.
Devletin koordineli ve uzun süreçli çalışmaları görülecektir ki, günün birinde bitişlerin ve kayboluşların göreceli olacağı müjdeli günleri pek yakındır.
Aslında hayatlarını sebepsiz nedenlerle geçiren ve adına mücadele ismini takanlar, geçmişte ne fayda sağladıklarından ziyade mücadele ettiği alanda ne kadar zarar verdiğine bakması, geride kalan hayatlarını tornaya sokması en mutlak ihtiyaç olmalıdır.
Sorunlar bitmez elbet…
İnsanoğlunun ihtiyaç ve istekleri bitmeyeceğine aksine daha da artan talepler karşısında sadece ülkemizde değil, bütün dünyada büyük savaşlara kadar giden planlı ve bilinçli kargaşaların oluşturulması sürecinde senaryoların üretildiği tahmin ve iddia edilmektedir.
Kökten çözüm şart…
Önce reçete sonra da neşter vurulmaya başlanmalıdır.
Devletin gücü istendiği takdirde uçsuz ve bucaksız olduğunu çapulcular dâhil herkes bilir.
Acılara, kanayan yüreğimize artık söz dinletemez hale geldik.
Bilinmelidir ki, sabrın da bir sonu var.
Bu içinden çıkılmaz soruna akil adamlar değil de, hukuka uygun bütün şartların değerlendirilerek aynı zamanda uygulamaya sokmak bu işin çözümü olma umuduyla yaşamaya devam ediyorum.
Kısa bir süreliğine sizlerden ayrılmak için müsaadenizi rica ediyorum. Bu süre içerisinde herkes kendine iyi bakmaya lütfen devam etsin.
Hoşça Kalın…