KAVGA VE DEMOKRASİ-Hasan İlhan

Son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmeye çalışılan Anayasa Değişikliği esnasında yaşanan kavgalar, şuan için gündemin zirvesinde yer alıyor…
Esas gündemin Anayasa Değişikliği olması gerekirken, gerginliğin daha çok gündem dışı kişisel atışmalardan kaynaklanan kavga ve yumruklaşma girişimlerinin olması, ülkemizi yönetmek için seçmek zorunda kaldığımız vekillerimizin içler acısı görüntüleri acizlikten öteye gitmemekte.
Evet, seçmek zorunda kaldığımız…
Biz vatandaşların Demokrasi veya Demokratikleşme kavramlarının tam an lamıyla ülkemizde yer edinmesi için daha uzun yıllar sonrasında gerçekleşebileceği varsayımını yapabiliriz. Fakat bu çalışmaların hemen bir anda gerçekleşmeyeceğini de düşünürsek, başlangıç için erken olduğunu da kabul etmek gerekmez mi?
Demokrasi bazılarımıza göre sınırlı olmalı, bazılarımıza göre de sınırsız…
Ama esasında en demokratik Ülke dediğimiz İngiltere, ya da en özgür ülke dediğimiz Amerika’da bile uzun soluklu ve toplumun ihtiyaçlarına, insanların gelişmişlik ve bilinçli toplumu da beraberinde yaratarak, gerektiğinde de keskin ve radikal kararlar alarak bu dönemlere başarılı sonuçlarla gelebilmişlerdir.
Bizlerdeki gibi mekanizmanın ve çarkların bozuk olduğu, tamir etmek isteyenlerin de her zaman önlerine set çekilmeye çalışıldığı dönemlerde bile “Bakın, bu adam şu yüzden öldürüldü” veya “ Vatandaş şu adamı hiç sevmezdi ama şimdi değerini daha iyi anlıyoruz” gibilerinden namelerle vahlarımızı dillendirmekten başka öteye gidemedik…
Şimdi bu kabul etmek zorunda olduğumuz vekillerimiz neden kavga ediyorlar?
Başıboşluktan…
Çaresizlikten…
Bir tarafı (iktidar kanadı)“Biz zaten güçlüyüz, ne yapsalar nafile”,  diğer Muhalif gruplarda ise; “Nasılsa gücümüz yetmiyor, bari işi yokuşa sürelim de biraz olsun Hükümeti yıpratırım belki” derdine düşmüşlüğü inanın çoğu vatandaşımızın sandık başına gitmesini engeller hale gelmiş vaziyette…
O yüzden de Başbakan’ın oğlu Bilal’ın gemisini bilmeyenin kalmadığı, Dünya liderlerinden en zengin kaçıncı olduğu lakırdılarının her zaman dillendirilmeye çalışılması inanın muhalefetin ne kadar gayri ciddi ve kendi içerisinde de muhalefetsiz olduğunu kanıtlamaya inat eder gibi…
Kavga neden çıkar demiştik…
Biz yine de Anayasa değişikliği görüşmeleri esnasında çok ciddiye aldıklarından diyelim…
Nasılsa hemen her gün görüntülü medya kanallarının çoğunda magazin ve evlendirme programlarının kol gezdiği yerde buna da inanamaz mıyız ki?
Anayasa değişikliğini çok ciddiye aldıklarından mıdır, yoksa değişikliklerin onaylanması halinde demokrasinin daha da güçlenmesi, gelişmesi sonucu bir daha kavga edemeyecekleri öngörüleri mi arttı ki, bahane yaratarak yumruklaşmaya kadar giden kavga, patırtı ve gürültü çıkarma gayretindeler…
İşin şakası çok ciddi bulmuyorum olan bitenleri…
Günübirlik hesapların hiçbir zaman uzun vadeli hesapları yenemediği, sadece erteleme ve zaman kaybına mahal verdiğini tarihin geçmiş sayfalarında görür, okur veya duyarız.
Asla umutsuz değilim… Sadece çocuklarımızın daha refah ve huzur içinde olmaları hepimizin temennisi diyedir, diye düşünüyorum.
İnanın Kavga ve Demokrasi bir arada olmaz, olmamalı…
Dövüşe dövüşe derseniz, dediğime gelir çok beklersiniz…
Esen Kalın, Hoşça Kalın…