KALKIP MEZARINDAN
Hayatı cephelerde geçti vurdu, vuruldu ama geriye dönüp söylediği tek söz “Yurtta barış, dünyada barış” oldu.
Keşke ders alsaydınız. Mesela Kore’ye asker göndermez, Suriye’ye müdahale ettirmezdiniz.
Ders alsaydınız; Bu gariban ve çileli milletin nafakasını 5 milyon Suriyeliye yedirmezdiniz. 30 milyar doları köylüye verseydiniz, şehirliye Sırp eti yedirmezdiniz.
“Köylü Milletin Efendisidir” demiş. O günlerden, bu günleri işaret etmiş.
*
Ders alsaydınız eğer; Bağımsız Türkiye gerçeğini daha ilerilere taşır, Binlerce yıllık tarihi olan ‘Türk Ordusunu’ NATO’ya mecbur etmezdiniz.
“Türk Milleti Esir Edilemez” diye alnına çaka çaka boşuna söylememiş.
*
Onlarca yıldır birkaç oy fazla alıp iktidarını korumak amacıyla bir takım kişilere bedavadan yardımlar vererek zayıflattınız demokrasimizi ve tembelliğe alıştırdınız insanlarımızı.
“Çalışmadan, yorulmadan, başarmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık hâline getirmiş milletler, evvelâ haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, en sonunda da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar” demiş ama işinize gelmemiş.
*
Kadınlarımız üzerinden yaptığınız politikaların sonucudur bugün yaşanan cinayetler, açık-kapalı, şortlu-burkalı bile olsa tacizler tecavüzler. Egemen erk olmayı ezen erkek olmaya, beyinleri değil bir yerleri öne çıkardınız.
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” demiş yıllar yıllar önce.
**
Devleti yönetmekle, devlet adamlığını karıştırdınız, ikballeriniz uğruna memleketin fabrikalarını, sanayi tesislerini, kar eden tüm kurumlarını sattınız. Hayvancılığımız altın çağını yaşarken bir nesli süt tozuna mecbur ettiniz.
“Kandırdılar” demeyeceğim, iktidarınız için bilerek verdiniz; Marulu, fasulyeyi, nohudu, samanı, buğdayı dışarıdan alır hale getirdiniz.
“Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık felç olur” demişti.
*
Bu eleştirilerim sadece günümüz için değil, tüm siyasi geçmişimiz içindir. Kim payına ne düşüyorsa onu alsın. Beceriksizliğiniz sayesinde Osmanlının son döneminde ki tabloyu yakalamış bulunuyoruz.
Borç batağında bir ülke, dışa muhtaç bir ülke, önemli tesislerini dışarıya teslim etmiş bir ülke, et yiyemeyen bir kitle, tuzu kurular ve tuzu bulamayanlar.
Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Turgut Özal, Kenan Evren, Cemal Gürsel ve diğerleri sahi ölüm tarihlerini hatırlayanınız var mı?
Ya Atatürk?