KAHNİ OLUR MU YANİ…

Artık kaşarlanmış, eskimiş, pörsümüş yüzleriyle hep aynı adamları gazete sayfalarında görmekten bıkmadınız mı? Devr-i döneminde müteahhitinden, işportacısına, turizmcisinden gazete mukallidine kadar herkesi rutin rüşvete bağlayıp,  köşeyi dönüp, koltuktan düştükten sonra, geçmişteki yağmanın rüyalarıyla halvet olan dürzülerden; umudunuz mu var?
Gülerim size ….
Eskiden “dam”da kara kaplı racon kitabını yastığının altında zulalayan ağır abi, şansızlığını tarif etmek için şöyle derdi: “Gökten Hülya Avşar yağsa, benim kafama Aydemir Akbaş düşer”  Kafama Aydemir Akbaş yağmuru devam ediyor. Damarlarımdan lösemi akıyormuş! Doktor durup durup, “umudunu kesme” diyor.  Doktor umut telkin ettikçe içim kararıyor, iyi mi! Hani kanser öldürmese bile bu adamın boynunda staskopu, eğrelti beyaz gömleği ve kapı gıcırtısına benzeyen sesiyle “umudunu kesme “ deyişi beni kesin öldürecek!..
İki haftadan beri Mahmutlar Post’un öne çıkardığı haberler özel ilgimi çekiyor.  Koluma bağlanan serum şişesinden düşen damlaları sayarak eğlendiğim anları bir yana bırakalım, en fazla “Ali Baba”  manşetine güldüm. Haberde “3 yılda beklenen hizmetleri veremeyen Çilekeş’ten Mahmutlar halkı 2012 yılında atak bekliyor. ‘Çilekeş Noel baba olsun, artık beklentilerimize cevap versin’ diyen vatandaşlar, “Hallederiz gardaş, yes, okey gibi kelimelerden sıkıldık, artık hizmet bekliyoruz”  deniyordu.  Birde resim ki aman ne resim, bir fotoşop mucizesi… O da Fatma Erdem çalışması sanırım. Fatma Hanım hem grafiker, hem müdürümüz.
Seçim yaklaşıyor ya, aşiretin gözü kanlı deli oğlanları çıkar artık yavaş yaş meydana.  “Vatan millet Sakarya”  Namzetler koyar nutukları, basar vaatleri… Koltuğu kapınca da başlarlar talana. Seçim döneminde kapı kapı oy kovalayanlar, seçilince burnundan kıl aldırmaz olur. “Küçük dağları ben yarattım” pozunda salınırlar. Giden böyleymiş, gelen böyle, gelecek olanda böyle olacak.  İsim ve manken değişecek ama düzen değişmeyecek.
Ama ilginç Mahmutlar halkının 2012 yılında “Ali baba”dan hala bir şeyler yapabilir diye bir beklentisi varmış. Bizim gazetede bu beklenti manşet olmuş.  Eh seçime daha iki sene var! Haklı bir beklenti belki… Çıkmadık candan da umut kesilmiyor hani!  Onu anladık da ey benim saf kardeşim , “Kırk yıllık Kahni olur mu yani!..”