HEP BİRLİKTE “ERDOĞAN’I” DESTEKLEYELİM.!
Ankara’dan İstanbul’a gitmek için yola çıkan birisi Konya yoluna düşmüş ve İstanbul’a varacağına inanmışsa yapacak bir şey yok.
Bu siyasi iktidar Türkiye’ye, Avrupa Birliği’ni hedef gösterip Ortadoğu’nun bataklığına götürüp gömdü.
Şimdi ne yaparsa yapsın bu işten sıyrılamayacak.
“Sıyrılamayacak” diyorum çünkü Arap Baharı olarak başlayan ve hüzün baharına dönen Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi planı, Ortadoğu’yu tam da İsrail ve diğer küresel güçlerin arzuladığı gibi açık hava mezarlığına çevirmiştir.
Bugün artık herkes biliyor ki Türkiye bu aşamaya gelene dek hep yanlış ata oynadı. Son 15 yılda Ortadoğu üzerinden yürütülen anti İslam propagandası maalesef amacına ulaştı. Hoşgörü ve barış eksenli dinimiz yine sözde din adına savaşanlar sayesinde ‘kan ve kinle’ yoğruldu.
Onlarca yıldır milyarlarca dolar harcayarak anti İslamcılığı işleyen Yahudi lobilerinin başaramadığını Müslüman’ı tekbir sesleriyle öldüren cellâtlar başarmıştır.
Bu teröristlere kimler destek vermiştir, ekonomik güçleri ve silahları nereden gelmektedir?
Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti başbakanına ayrılan örtülü ödenek harcamaları 1923 yılı toplamından kat be kat fazladır.
Bu paraların nerelere harcandığını sormuyorum elbette!
Dış politikamız, düş politikası olmuştur.
Bir zamanlar “Rabbim Cleveland” dedi diyen Malı-ye bakanından sonra “Altı saatte Şam’da cuma namazı kılacağız” diyenler arasındaki bağ, düş dünyalarının zenginliğidir.
Düş dünyası geniş olandan şair olur, yazar olur, ressam olur ama bir ülkenin geleceğini düş zenginine bağlamak olmaz.
1980 yılından beri devletin terör algısı tek bir örgütle sınırlı kaldı. Bir noktaya takılıp kalındı. Zaten bir hedef üzerinde olumlu ya da olumsuz bir algı oluşturarak onunla yıllarca idare etmiştir bizim siyasilerimiz.
Komünizm, türban, Kemalizm, Türkçülük ve Kürtçülük üzerinden yapılan politikalar sayesinde kimler iktidar olmadı ki?
Bugün Türkiye’nin geldiği nokta Osmanlı’nın son dönemleriyle benzer özellikler taşıyor.
Ha ‘Galata’ bankerleri, ha ‘Acem’ bankerleri fark var mı?
O dönemleri iyi incelediğimizde bugünkü resme tam olarak uyduğunu görüyoruz.
İktidarda olanlar da bunun farkında ki “Yeniden Osmanlı” diyorlar.
Çöküş döneminde olduğumuzun farkındalar.
Belki bir tesadüf ya da tarihin tekerrürü!
Osmanlının son dönemlerindeki borcu bugünkü parayla 850 milyar dolar civarındaydı.
Peki, şimdi ne kadar diye merak edenler olabilir?
Şimdi sadede gelelim.
Ülkemizde huzurun ve sükûnetin tekrardan inşa edilmesi, kardeşlik bağlarının güçlendirilerek siyaseten ayrıştırılan halkımızın yeniden kaynaşması için Erdoğan’a, destek vereceğim!
Dış politikada nefes alıp gardaşken gara daş ettiğimiz komşularla olan ilişkilerimizin yeniden düzelmesi için Erdoğan’a destek vereceğim!
Ekonomik çöküşün önüne geçmek için, yolsuzlukların hesabını sormak ve yetimin hakkını korumak için Erdoğan’a destek vereceğim.!
Dünyanın en pahalı benzinini kullanmamak için, çiftçimin yeniden tütün ekebilmesi için, HES’lere karşı olduğum için, Soma’da vahşi kapitalizm tarafından linç edilen madenci kardeşlerim için Erdoğan’a destek vereceğim.
Ülke meselelerimiz onu çok yordu. Arınç, bile ”Civanım delikanlım ne hale geldi” diyor..
1983 doğumlu çocuğuyla ta 1980 yılında konuşması önemli bir işarettir.
Çok duygulandım.
Bu seçimde ben onun tarafındayım..!
Sırf iyilik olsun diye ona oy vermeyeceğim….