HELAL KAZANÇ

İnsan, hayatını idame ettirmek için çalışmak zorundadır. Dinimize göre; kişinin, kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmesi, çoluk çocuğunun geçimini sağlayabilmesi amacıyla meşru yoldan çalışıp kazanması ibadet ölçüsünde değerli bir davranış olarak kabul edilmiştir.
Peygamberimiz (s.a.v)  “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir”[1] buyurmuş, tebük seferinden dönüşünde  ensar’ın ileri gelenlerinden Sa`d b. Muâz ile karşılaşıp tokalaşmış, onun  ellerinin nasırlaşmış olduğunu görünce bunun sebebini sormuş, o da “Çoluk çocuğumun nafakasını temin için hurma bahçemde çalışıyorum” cevabını verince Hz. Peygamber, Sa`d b. Muâz’ın elini öpmüş ve “İşte bu eller Allah’ın sevdiği ellerdir.” buyurmuştur.[2] Bu hadislerde övgüyle sözü edilen çalışmayı, sadece tarlada, bağ ve bahçede bedenen çalışma şeklinde değil, gerek beden gerekse zihin gücüne dayalı olarak sarf edilen her türlü emek ve çalışma şeklinde anlamak gerekir.      
Kuran-ı Kerimde Yüce Allah: “Ey İman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Karşılıklı rızaya dayalı ticaretle yiyin.”[3] buyurmak suretiyle, haksız kazancın haram olduğunu bildirmiştir. Bu yüzden  her türlü yolsuzluk, hileli alışveriş, hırsızlık, gasp, faiz, şans oyunları ve kumar, , işçi ve memurun görevini ihmal ve terk etmesi, iş verenin çalışanlara hak ettiği ücretini vermemesi, kamu mallarını zimmete geçirmek  gibi gayrı meşru kazanç yolları dinimizce yasaklanmıştır.
Helal kazancın, insanın manevi dünyasına etkileri çok büyüktür. Zira helal lokma vücutta kulluk enerjisini meydana getirir. İnsanların isyanının sebebini haram lokmada aramak gerekir. Çünkü haram lokmayla beslenen bir vücudun ibadete meyilli olması mümkün değildir. Haramla beslenen bir vücut, ibadetlere değil, günahlara meyillidir. Haram kazanç duaların kabulüne engeldir. Zira Peygamber Efendimiz,  “Uzun bir yolculuğa çıkıp, saçı başı dağınık, toz toprak içinde kalan ve elini semaya kaldırıp: “Ey Rabbim, ey Rabbim” diye dua eden bir yolcuyu zikredip: “Bu yolcunun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır ve (netice itibariyle) haramla beslenmektedir. Peki böyle bir kimsenin duası nasıl kabul edilir?” buyurmuşlardır.”[4]
Müslümanlar olarak dünyevi ihtiras ve kaygılar, daha fazla kazanma arzusu gibi nedenlerle gayri meşru yollardan kazanç elde etmekten şiddetle sakınmalı;  kazancımızın  nereden ve nasıl geldiğine dikkat etmeli, hem kendimizi hem de aile fertlerimizi helâl kazanç  ile beslemeli haram yollardan kazanılmış paranın hayrı  ve  bereketinin olmayacağı bilinciyle yaşamalıyız.
Bu konuda Peygamberimizin (s.a.v) Hz. Ali’ye öğrettiği  şu duayı da okumalıyız “ Allahım! Bana helâl rızık nasib ederek haramlardan koru! Lutfunla beni senden başkasına muhtaç etme!”