GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ
Sağlıklı bir toplumun oluşturabilmesi; fertlerin, insan haklarına ve toplumsal yaşamın kurallarına uymaları konularındaki sorumluluk duygularının ne ölçüde gelişmiş olduklarına bağlıdır.
Birlikte yaşamı kolaylaştırabilmek için, yönetenlerin koydukları yazılı kurallara ilave olarak, bir de yazılı olmayan vicdani kurallar vardır. Eğer biz başkaları tarafından yapılan gereksiz gürültüden rahatsız oluyorsak, diğer insanların da rahatsız olacağını düşünmek durumundayız.
Gürültü kirliliği; canlıların, merkezi sinir sistemlerini olumsuz yönde etkilediği için insanlarda ki hoşgörü ya da tahammül sınırlarının daralmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, toplumsal yaşamın bir gereği olarak; gereksiz gürültüden kaçınarak, insanların hoşgörü yada tahammül sınırlarının daha da gelişmesine hep birlikte katkı sağlamalıyız. Bunu, uyulması gereken vicdani bir sorumluluk olarak algılamalı ve ona göre hareketlerimizi sürekli kontrolümüz altında tutmalıyız.
Gürültü kirliliği ile mücadele, son günlerde İlçemizde ele alınan önemli konuların başında gelmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda kurulan Gürültü ile Mücadele Komisyonu Üyeleri beni bağışlasınlar, gürültü; sanki, sadece turizm mevsiminde ele alınıyormuş gibi bir görüntü verilmektedir. Ve mücadelenin odak noktasını da “eğlence merkezlerinin yaptıkları müzik yayını” oluşturmaktadır.
Alanya’nın bir turizm kenti olduğunu hepimiz biliyoruz. Alanya’ya gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerin dinlenmek ve eğlenmek için geldiklerini de biliyoruz. Tabii ki, yerleşim alanları ile iç içe olan eğlence yerlerinde, dışarıya verilmiş yüksek volümlü müzik yayınlarını kastetmiyorum. Ancak; ilgilenilmesinden dolayı ikinci ve üçüncü bölge Alanya diye adlandırmak durumunda kaldığım yerleşim bölgelerindeki cadde ve sokaklarda, günün her saatinde ve özellikle gece yarısından sonra, trafik magandalarının yaptıkları gürültü kirliliğinin de ele alınması gerekirdi diye düşünüyorum.
* Günün her saatinde, sarı trafik lambası yanar yanmaz hemen korna çalma alışkanlığı olanlar,
* Kaset çalarının sesini sonuna kadar açarak, kendince dışarıya müzik ziyafeti çekmeye çalışanlar,
* Özellikle patlak ya da susturucusu olmayan ekzos sesleri ile ortalığı savaş alanına çeviren motosikletler,
* Gereksiz yere klakson kullanma ihtiyacında olanlar,
*Trafik lambası bulunmayan yaya geçitlerinde ve ara yollardan ana yola çıkan araç sürücülerinin, geçiş üstünlüğü hakkına zorla sahip olmak adına, yayalara karşı kullandıkları yürek hoplatan korna sesleri ve buna benzer daha niceleri.
Gürültü ile Mücadele Komisyonu sayın üyelerinden; sadece turizm sezonunda değil, bütün” yıl boyunca, bunları da gündemlerine almalarını istemek, en doğal hakkımızdır diye düşünüyorum.
Saygılarımla.