GIYBETTEN TİKSİNDİNİZ DEĞİL Mİ?-Nazif Fethi Yalçınkaya
Gıybet, bir kimsenin gıyabında yani (kendisinin olmadığı bir ortamda) kendisinde olan fakat duyduğu zaman asla hoşlanmayacağı bir şekilde arkasından konuşmak demektir. Halk arasında gıybete dedikodu da denir. Gıybet sadece dil ile değil işaret, ima, dudak bükme, göz kırpma, yazı, hareket vb. yollarla da yapılır. Başkasının durumunu hikâye etmek suretiyle taklidini yapmak da gıybettir. Aksayarak yürümek veya kişinin yürüdüğü gibi yürümek gıybettir. Yazı ile gıybet de böyledir. Çünkü kalem de bir dildir. Bir kitabın yazarı, belli bir şahıstan bahseden kitabında onun konuşmasını çirkin gösterirse gıybet olur.
Gıybet dinimizce büyük günahlardan sayılmıştır. Yüce Allah Kur’an’ı Kerim’de “Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz” (Hucurat suresi:12) buyurarak arkadan çekiştirmeyi yasaklamakla kalmıyor, gıybetin çirkinliğini, iğrençliğini gözler önüne sererek onu, “ölmüş kardeşin etini yemeye” benzetiyor. Hz. Âişe Peygamberimize, diğer eşi Safiyye’nin kısa boylu olduğundan bahsedince şöyle buyurdu: ” Ey Aişe öyle bir söz söyledin ki denize katsan onu kirletir!” (Ebû Dâvûd, el-Edeb, 35) Bu hadisten anlıyoruz ki gıybet bizim güzel amellerimizi kirletir.
Bir söz veya davranışın gıybet sayılıp sayılmaması niyetle yakından ilgilidir. Buna göre bir kimsenin yanlışlarının sırf onu küçük düşürmek amacıyla söylenmesi gıybettir. Fakat bir kimsenin zarara uğramasını önlemek için veya yanlışlarını düzeltmesi için bir şey söylenmesi gıybet sayılmaz. Mesela; bir kimse ile dünürlük, ortaklık, komşuluk, arkadaşlık, alış-veriş, vs. yapılmak, istenildiği zaman kendisine danışılan kişinin bildiğini gizlememesi, aksine bildiklerini olduğu gibi söylemesi gerekir. Bu gıybet değildir. Zulüm ve ahlaksızlığı hayat tarzı haline getirenleri kınamak amacıyla aleyhinde konuşmak da gıybet sayılmaz. Yine herhangi bir kişi veya zümreyi kastetmeden genel olarak insanların kötülüğünden söz etmek, şahısların değil de topluluk ve grupların kusurlarını söylemek de gıybet sayılmaz.
Bir insan şaşı, topal, sağır, kör ve buna benzer başka lakaplarla biliniyorsa, onu sırf tarif edebilmek için bu lakapları kullanmak caizdir. Ancak bu lakapların, kişinin değerini düşürme amacıyla takılması haramdır. Böyle lakaplarla bilinen kişilerin bu lakaplar söylenmeden tarif ve tanıtımı mümkün olduğu sürece bunları kullanmamak daha doğrudur.
Gıybet edildiği zaman aynı ortamı paylaşan insanlar, gıybet edenin yapmış olduğu şeyin hatalı olduğunu dile getirmeli ve bu hatalı şeye devam edilmesini engellemelidirler. Unutulmamalı ki başkalarının gıybetini dedikodusunu yapan bir gün senin de gıybetini dedikodunu yapar. Peygamberimiz (s.a.v) de gıybet edenin gıybetini susturmanın kişiye getireceği faydayı şöyle ifade etmektedir: “Kim, (din) kardeşinin ırz ve namusunu onu gıybet edene karşı savunursa, Allah da kıyamet günü o kimseyi cehennemden korur.”( Müslim, Birr, 20)
Gıybet insanların birbirlerine karşı güven duygusunun kaybolmasına sebep olur. Pekala, İnsanlar neden gıybet eder? Büyük âlim İmam Gazali gıybet etmenin altında yatan sebepleri şöyle belirtir: “Kızdığı insan için kinini hafifletmek, arkadaşlarına uymak, kendi aleyhine harekete geçeceğini anlayan kişinin atak davranması, kendisine isnat edilen bir kusurdan kurtulma, gösteriş ve övünme isteği, kıskançlık, eğlenmek, şakalaşmak, vakitleri eğlenerek geçirmek, hor görmek, şaşkınlığın tezahürü, başkasına acımak ve Allah için gazaplanma görünümü altında gıybet etmek. ”