GAZ’A GELMEMELİYİZ
İnadına diklenmenin ve bir şeyleri zorla kabul ettirmenin mümkün olamayacağını ispat eden kişidir Erdoğan.
Gücü elinde tutanların, karşıt gördüğü insanları ezdiği bir demokrasinin mimarıdır bizim seçmenlerimiz.
İktidara geldiği ilk yılları hatırladığımızda, her şeyin onun lehine olduğunu ve o yıllardaki yanlış politikaların tetiklediği bir millet hareketin onu iktidara taşıdığını da kabul etmeliyiz.
Üniversitelerde yaşanan başörtüsü sorunundan tutun, binlerce sıkıntılar vardı bu ülkede.
Erdoğan, benim için bir umut değildi.
Hiçbir zamanda olmadı. Ama demokrasi böyle bir şeydir. Halk istemiş ve seçip başa getirmişse saygı duymak gerekir.
Zaman zaman aslında güzel şeylerde yapacak gibi görünüyor ‘umudu’ taşımadım değil.
Ama olmadı.
Ezik, mağdur ve hırpalanmış bir liderden beklediğim ‘empati’ kurma ve ona göre yönetme gayretini hiç görmedim.
Güçlendikçe rengini belli etmeye başladı. Kendisine omuz veren dava arkadaşlarından başladı işe. Karşı olduğu Atatürk zihniyetinin bu ülkeye kazandırdığı kurumları ya sattı, ya da kapattı.
Tahmin ediyorum bu bir iz silme operasyonuydu. Bunu yaparken yüz binlerce insanı işsiz bıraktı.
Toplumun bir kesiminin dini duygularına efendi olduktan sonra, başladı hırçınlıkları. Nasılsa büyük bir çoğunluk onun için çantada keklik gibiydi.
Türk siyasi tarihinde en çok tolerans gösterilen lider o oldu.
Haksızlığa uğrayarak geldiğini her fırsatta ifade eden Erdoğan, haksızlığa uğradığını düşünen her bireyi azarladı.
Bir dönem altın çağını yaşayan ‘Yeşil’ sermayeden zarar gördüğünü ifade eden gurbetçiye, Bana mı sorup verdin lan” diyerek.
‘Anamızı ağlattınız” diyen çiftçiye, “Al ananı git” diyerek
Şehitlere, “Kelle”
Askerlerimiz ölüyor yakarmasına,”Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyerek açtı bu yolu.
Belediyeleri kapatarak.
Muhalif belediyelere operasyonlar yapıp sindirerek.
Milletin kaç çocuk yapacağından, ne içeceğine ve hangi saatlerde içeceğine kadar karışarak.
Ülkeyi Akil adamlara teslim edip, meclisi devre dışı bırakarak.
Milli bayramları yasaklayıp, ülkemizin sembolü TC’yi resmi dairelerden kaldırarak.
Yapılan sınavlardaki şaibeleri görmezlikten gelerek.
Yurt genelinde AVM saçmalığıyla mahalle bakkallarının ekmeğini keserek.
Taşeron işçilikle köle düzenini getirerek.
Ergenekon, Balyoz ve benzeri operasyonlarla muhalefeti susturarak geldi bu noktaya.
Emeklinin milli gelirden aldığı payı kaldırıp açlık sınırına mahkûm ederek.
Türk, Kürt, Laz milliyetçiliğini ayaklarımın altına alıp ezdim sözleriyle kimlikleri görmezden gelerek.
Basını susturup muhalif görüştekileri sindirerek geldiler bu noktaya. Korkuyordu insanlar.
Herkes Afyon yutmuş gibiydi.
Şimdi şaşırıyorlar. “5 Ağaç için mi tüm bu yaşananlar” diye.
Yoksa içki yasağımı bahane diye merak içindeler.
Bence ikisi de değil. Sabır taşı çatladı.
Bunaldı ülke insanı.
Sihirli kelime ayrandı.
“Milli içkimiz ayrandır, ayran için” diye buyurdunuz.
Milletin de içince ayranı kabardı. Şaşıracak bir durum yok ortada.