ESKİDE KALDI
Dur durak bilmeden eskitiyoruz her şeyi.
Büyüdükçe yaşlarımız eskiyor.
Çocukken, gençliğe koşuyoruz.
Bilmiyoruz ki hep cepten harcıyoruz.
Sonra geride bıraktığımız yılları sayıyoruz.
Ve gelecek..!
Artı eksi derken, yaşananlardan daha az kalmışsa beklenen yıllar.
Bir eskidir tutturup gidiyoruz.
Eski bayramlar.
Eski aşklar.
Okul arkadaşları ve işte onlar.
En hızlı yolculuk, maziye yapılandır misali Birkaç saniyede özetleriz koca bir ömrü. Samimiyet bittikçe, eski dostlara.
Yenisi terk etmişse, eski aşklara sığınırız.
Oysa kuşu elindeyken sevmek.
Bir dağ pınarının lülesinden eğilip su içmek.
Komşu bahçeden Elma çalmak.
Hala güzeldir.
Sıcacık bir merhaba.
Dosta duyulan vefa.
Abartısız sefa.
Hala güzeldir.
Eskiyen şarkılara özlem güzelde.
Yeni aşk şarkıları yazacak kadar ‘yürekten’ seven mi yok?
Gelecekten umudumuzu kestikçe.
Geçmişe sığınıyoruz.
Eski bağlar, bahçeler.
Annelerimizin açtığı yufkalar, börekler.
Baktırdığımız fallar, dilekler.
Tutmadı mı?
Eskileri özlüyoruz.
Toprak yollarda ki koşuşumuz bir başkaydı.
Altın sarısıydı güneşin rengi.
Her istediğimizi bulamaz.
Hırslarımıza yenik düşmezdik.
Eli çatlayanın, ar damarı sağlam kalırdı. Der. Eskilere sığınırız.
Eski bayramlara.
Eski urbalara.
Eski sevdalara.
Eski vefalara.
Yenilendikçe yenildik hırslarımıza.
On el öpüşünden Beş şekere razıyken.
Cebi boş ellerden kaçar olduk.
Özlüyoruz şimdi, eski bayramları.
Baş ucumuzda sakladığımız bayramlıkları.
Oysa yine Bayram.
Sıcacık bir gülüş.
İçten bir el tutuş ve yürekten.
Ta ciğerinin içinden bir sesleniş.
“Bayramınız mübarek olsun”