DÜŞÜNDÜKLERİMİZ ve GERÇEK HATIRALAR-Tacettin Balcıoğlu

2002 seçimlerini takip eden günlerindeki AK Parti’nin bir grup toplantısında; sayın başkanımız:
-Dalkavuklarımın varlığını biliyorum, ismende tanırım, demiştiler. Evet doğru teşhis edilmişti. O günden, bu güne kadar Allah’a şükürler olsun ki, doğrudur. Sayın Başkanımızın çevresinden dalkavuk olmayan pek az Zat-ı Muhterem dahi kalmamıştır diyebiliriz. Yalnız mitingler, tezahürat, vaatler, toplumun muhtaçlarına yapılan yardımlar meseleleri kurtarmıyor bakınız en canlı unutulmayacak iki hoş sorunu hatırlatmak isterim.
a) ilaç temininde bilinçli, akılcı yaklaşım, toplumun muhtaçlarına yapılan yardımlar sorunlulukları, hastaları bıkkınlıktan kurtarmış oldu. Tabi Ulusca sevidik. İnanın avare bekleyişler bir anda mazi oldu. Unutuldu şükür.
b) Bir de imam hatip okullarında yeterince öğrenci olmaması ve klasik liselerde nazaran müfredat programlarının kısıtlı-az olması nedeniyle, yüksek okullara girememektedirler. Hatta bazı imam hatip okullarında, öğrenci azlığı nedeniyle, 23 okulun kapatıldığını sayın Başbakanımız TV konuşmasında öğrendim yüksek okullara girebilmek için mutlaka Klasik Liselerinden mezun olmak gerekir. Hepimiz öğrenmek ve öğretmek mecburiyetindeyiz. Unutmayalım. OKUMAK IŞIKTIR Cumhuriyetimizin kuruludan beri okuma zorunluluğumuz var. 87 yılın sonlarındayız, okuma-yazma oranımız %90-100 e yaklaşmadı. Suçlu KİM?
Ak parti çoğunluğunun, komisyonlardan gelen tüm kanunlar hakkında menfi konuşma olmamalı diye bir direktif mi var? TV den de izlenildiğine göre, Genel kurulda bir kanun gece gündüz tetkik ve görüş bildirildikten sonra, kurul üyelerinin tamamını kabul edecekler? Böyle bir ön şart mı va?
Kabul gören bu kanunların anayasaya ve hukuklara aykırılığı önceden hiç mi anlaşılmaz? Şayet kanunları olduğu ve görüldüğü gibi, kabul edersek adaletin asli görevinin yanlış verildiğini veya doğru olduğunu anlamamış olurmuyuz?
-Bir mevki ifası için, bir makam selahiyet sahibi olmalıdır. Der ATATÜRK Selahiyetler, bilerek, anlayarak verilmelidir. Yoksa, ihtirazlı rejim heveslisi olanlardan ulusu bütünüyle, kurtarmak gerekir. Bazı ülkelerde başkanlar bilhassa İslam ülkelerinin tamamında 30-40 yıl hatta ölünceye kadar makamlarını işgal edip, babadan oğla rejimi davama zorluyorlar. Denedikleri gibi hukuk müesseselerini, bazı resmi kurumları, nüfuslarını istedikleri şekilde kullanıp ihtiraslarını despotça kullanıyorlar. O da yetmiyor, hısım akraba ve yandaşlarınıda beraber yiyici, kemirici toplum oluşturuyor. Önce Tunus, Sonra da &87 oyla iktidar olanlar, sonunda pes etmiş ve yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlar ve Hüsnü Mübarek ve ailesi doğdukları, büyüdükleri, anayurtları (Mısır)ndan kaçmışlarıdır. Devlet başkanlığı, aile şerefi ve kişilikleriyle yok oldular. Libya dada aynı vaziyet (42 yıl) millet karşısında rezil oluyoruz, ne yapacağım diye bir öncelikleri yok. Nasıl olsa insanlarımız hayvan gibi çalışıyorlar, onlar bizim kölelerimiz, uşaklarımızdır deyip hal hatır sormuyorlar. Öz evlatlarını, binlerce Libya’yı hiç düşünmeden yok ediyorlar.
Yalan yere idare edenler, sarhoşluk içinde oldukları zaman dahi saltanatlarının devamını sağlamak, çocuklarına miras bırakacak sarayını hazırlamak amacından başka düşüncesi yoktur, bu zavallıların