DÖRT BAKANA BİR BAKANLIK
12 yıldır süren AKP iktidarı döneminin en hareketli makamı kuşkusuz Milli Eğitim Bakanlığı koltuğu olmuştur.Bu süre içerisinde koltuk dört kez el değiştirmiştir. AKP kurmaylarının hala hedefimize ulaşamadık değerlendirmesinde bulunduğu milli eğitimde asıl hedefin ne olduğu zaten biliniyor.
Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Yönetenlerin kafasındaki sistemin temeli gelecek nesilleri şekillendirecek olan eğitim politikasında gizlidir. AKP iktidarı eğitim sistemini defalarca değiştirmiş ve bir türlü istediği sistemi oturtamamıştır.
Bu değişikliler tamamen ideolojik bir düşüncenin ürünleridir.
Açık söylemek gerekirse AKP’den önce imam hatip okullarının önünü kapamak isteyen iktidarlarla AKP aynı zihniyeti uygulamaktadır. O dönemlerde imam hatipliler uğruna meslek liseleri kurban edildi. Şimdi ise imam hatipleri korumak için bütün eğitim sistemi kurban ediliyor.
Bir ülkenin yönetimi ile bir fabrikanın yönetimi aynı mantığa dayalıdır. Kime hangi konumda ihtiyacın var tespit eder ve o ihtiyaca göre eleman alırsın.
Muhasebeci yerine gündelikçi, doktor yerine temizlikçi alırsan işler sarpa sarar.
Türkiye geride bıraktığımız 12 yılda hızla kabuk değiştirdi. Ekonomik anlamda şişirilen balonu dilerim olmaz ama patlayınca göreceğiz. Borca ve bolca havaya dayalı bir büyümeyle nereye kadar ayakta kalırız göreceğiz. Tarihinin en çok iç ve dış borç batağında olan ülkemizi ayakta tutan sektör turizm, özelleştirme ve toprak satışıdır.
“Ben vergimi alır keyfime bakarım.” mantığı kısa vadede tutsada uzun vadede çöküşün en büyük sebebi olmuştur. Eğitimde; fizik, kimya, biyoloji gibi onlara göre varoluş felsefesine aykırı bilimsel derslerin yok sayılması ileriki dönemlerde gerilememize ve zaten tavan yapan endüstriyel ithalatın artmasına sebep olacaktır.
“Eller aya bizler yaya misali” bu çağda kızlı erkekli eğitimin sakıncalarından, kızların etek boylarından ya da başörtülerinden bahsedersek her alanda dünyadan kopuşumuz hızlanacaktır. Osmanlıyı batıran gerici zihniyetin günümüzde de egemen olmasını hala geçmişten ders almamak olarak özetleyebiliriz.
Bu ülkeyi yönetenlerin beynini bilimsel konular meşgul etmeli, el kadar sabilerin etek boyları değil.
Son yıllarda artan kadın cinayetleri bu tip özürlü beyinlerin ürünüdür.
Ülkemin kadını ikinci sınıf vatandaş olmayı haketmiyor.
Bilmem nerdeki filan molla fetva vermiş: Bir erkek karısıyla öldükten dört saat sonrasına kadar ilişkiye girebilirmiş.
Bu iğrençliği yapacak bir insan düşünebiliyor musunuz? Ne kadar utanç verici ve alçakça bir ifade değil mi?
Modern dünya bu zihniyetleri ortaçağa gömerken geri kalmış ülkelerde hala söz sahibi olmalarının tek sebebidir gerici eğitim sistemi.
Bugün petrol geliri olmayan tüm islam ülkeleri açlık ve sefalet içerisinde yaşamaktadır. Avrupaya baktığımızda ise her ülkenin milli bir markası var ve dünyada söz sahibidir.
Bunun sebebi daha zeki olmaları değil, bilimi inkar etmemeleridir. “İlerlemenin yolu modern düşünceden ve modern eğitimden geçer” prensibine sadık kaldıkları içindir.
Ülkemiz hızlı bir şekilde Avrupadan uzaklaştırılıyor. Zengin ve görgüsüz Arap şeyhlerinin yaşantılarına imrenen sözüm ona politikacıların bu bedevi sempatilerinin “ayakkabı faturalarını” yine bu gariban millet ödeyecektir.
Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen atama kontenjanlarını açıkladı.Fizik, kimya, biyoloji, felsefe dalında alınacak öğretmen sayısı, din kültürü ve ahlak bilgisi branşında alınacak öğretmen sayısının üçte biri kadar. Eğer bu öğretmen atamaları bir ihtiyaçtan dolayı ise; fiziğimiz güzel, kimyamız yerinde, biyolojimiz fevkalade, felsefemiz tertemiz ama ahlakımızda çöküntü var.
İşte yıllardır bizim vurguladığımız konuda buydu ahlakımız her geçen gün bozuluyor.
Aksi olsaydı milletin paralarını çalıp tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını yiyenler hala televizyon ekranlarında poz kesmezdi, kesemezdi!