DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 86 YAŞINDA- Nazif Fethi Yalçınkaya
İslâm’ın ilk yıllarında imamlık ve hatiplik gibi din hizmetleri, bizzat Peygamberimiz (s.a.v) tarafından yürütülmüştür. Ancak Müslümanların sayısının giderek artması, yeni yeni cami ve mescitlerin yapılmasına, yeni dinin esaslarını öğretecek ve uygulamasına rehberlik edecek başka kişilere ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur.
İslâm’a göre, inanan insan bir kısım ibadetlerini istediği yerde ve ferdî olarak yapabilir. Fakat bir kısım ibadetlerin ise, toplu halde ve genellikle mescit ve camilerde yapılması zorunludur. Cuma ve bayram namazları gibi.
Din hizmetleri, milletimizin tarihinde bir kurum olarak daima var olmuştur. Osmanlıda dine ilişkin hizmetler şeyhülislâmlık makamı aracılığıyla yürütülmüştür. Meşihat makamı olarak da ifade edilen bu teşkilat,1424 yılında kurulmuştur. Bu göreve; Molla Fenarî atanmıştır.
Cumhuriyetin kurulmasıyla, büyük bir mirasın devamını sağlamak üzere 3 Mart 1924 yılında 429 sayılı kanunla Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Bu yıl 86. yılına giren Diyanet İşleri Başkanlığı bugüne kadar kurum kimliği, kuruluş çizgisi, görev ve amacının bilincinde olarak milletimize; “İslam dininin inanç, ibadet ve ahlâk ile ilgili esasları yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” amacıyla anayasal bir kurum olarak hizmetini sürdürmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, her türlü siyasi görüş ve düşüncenin üstünde kalarak milli birlik ve dayanışmayı temin etmeyi, kardeşlik, yardımlaşma ve fedakârlık başta gelmek üzere dinimizin yüce prensiplerini vatandaşlarımıza tanıtmayı, din konusunda halkımızı doğru bilgilendirmeyi, manevi ve ahlaki değerlere bağlılıklarını artırmayı amaç edinmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, din hizmetlerini ifa ederken ve yönetirken mezhep, eğilim, kültür ve cinsiyet ayırımı yapmaksızın toplumun her kesimine eşit hizmet sunmaya, kişilerin dinin gereklerini yerine getirme veya getirmeme özgürlüğüne saygılı olmaya büyük özen göstermektedir.
Din ve onu doğrudan ilgilendiren bir hizmet ilk bakışta kutsallığı çağrıştırabilir. Fakat İslam geleneğinde bir ruhban ve din hizmeti sınıfı yoktur. Ancak din hizmetini yürüten kişiler her zaman vardır. Tarihimizde bu hizmeti yerine getiren kişilere; “hademe-i hayrat” yani hayrın hizmetkârları denilmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı söz konusu olduğu zaman bazı çevreler hemen Diyanet’e ayrılan bütçenin fazla olduğunu dile getirip eleştiri yaparlar. Bu eleştiriyi yapanlar Afganistan Pakistan, Irak da iç çatışmaların olmasının, Diyanet gibi şemsiye görevi yapan bir kurumlarının olmamasından kaynaklandığını bilmeleri gerekir. İnsanların barış içinde yaşaması toplumun birlik ve beraberliğini sağlayacak bir kurum i için bütçe ayrılması lüzumsuz mudur?
Şunu da hatırlatalım; Atatürk tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı aynı tarihte 3 Mart 1924 kurulmuştur. Biri ülkenin maddi kökünü diğeri manevi kökünü korusun diye ve başlangıç da Diyanet İşleri Başkanı’nın maaşı Genelkurmay Başkanı’nın maşından fazladır.