DİL YARASI
Yaklaşık 1 aydır hiçbir TV kanalından haberleri ve seçim tartışmalarının yaşandığı programları izlemiyorum.
Sizleri bilemem bana ‘Gına’ geldi.
Dört partinin siyasi tartışmaları, rutin olarak her seçim döneminde sertleşen o diller, birbirlerine karşı kullandıkları ‘Üslup’ sizleri bilemem ama beni hiç cezbetmiyor.
Aslında bir taraf susup cevap vermese, diğer taraf bu dile muhatap bulamasa sular durulacak. Üstünlük kurmanın başka yolları da var.
İktidarda olan yaptıklarını anlatır ve takdir bekler, muhalefette olan ise yanlışları dile getirip doğrusunu anlatır oy bekler.
Ama son 10 yıldır bizde maalesef seçimle ilgisi olmayan her konu, seçimin ana malzemesi oldu.
Birileri bu yolu açıyor diğerleri aşağı kalır mı aynı yoldan ilerliyor.
“Olan kime oluyor?” derseniz.
Elbette bizlere oluyor.
Çünkü onlar ceylan derisi koltuklarında oturup en yüksekten maaşlarını alırken, meclis lokantasında 5 liradan tas kebap yerken, vatandaş tavuk dürümden aldığı enerjiyi onları dinlerken harcıyor.
Söz konusu kendileri olduğunda her türlü didişme ve kavga bir tarafa atılıp tüm eller ortak menfaat için kalkıyor da, söz konusu halk olunca hemen ayrışıveriyorlar.
Bize gönderilen sandıklara attığımız oy bize seçilmişleri onaylama hakkı veriyor.
Gerçek demokrasilerde halk temsilcilerini tabandan seçip tavana gönderirken, bizim demokrasimizde genel başkanların yaptığı listeyi onaylama seçimi yapılır.
Tarihimizde ilk defa yerel seçimlere ‘koalisyon’ olarak giriliyor.
Aslına bakarsan kimse bu sistemden memnun değil, kan uyuşmazlığını seçimlerden sonra göreceğiz Ama “Ben bu sistemi beğenmedim” deme hakkın yok, tıpış tıpış gidip oyunu vereceksin.
Zıtlaşmışız bir kere.
Öyle net çizgiler oluştururlar ki, bizler ve sizler diye tam ortadan karpuz gibi bölünürüz. Asgari ücretle çalışanı, emeklisi, dar gelirlisi yani alt tabakada ki vatandaş bile kendi durumunu sorgulamaz, tuttuğu partinin lideri ne diyorsa o dur.
Herkes bir yol tutturmuş gidiyor.
Tüm milli, manevi değerler kapışılmış ve oradan yol alıyorlar.
Bir ülkede iktidarlar ne kadar başarısız ise muhalefette bir o kadar başarısızdır.
Birkaç oy fazla almak için kullanılan dil, bu bağırıp çağırmalar, bu zıtlıklar değer mi gerçekten?
Seçimden sonra yüz yüze bakmayacak mıyız?
Kim seçilirse seçilsin bizim yöneticimiz, yani hepimizin, yani oy veren vermeyen herkesin yöneticisi olacaksa!
“Yapmayın” desek bile yapacaklar, nasılsa zayıf bir yanımızı hassas bir tarafımızı bulmuşlar. Türkiye’de durum bu iken Alanya’da tam tersi bir propaganda süreci yaşanıyor.
Dilerim sonuna dek böyle sürer ve kimse kimseyi üzmez kırmaz.
Oy yarası unutulur da, dil yarası unutulmaz.